VEDA...

>> 29 Nisan 2010 Perşembe




- Yüz yüze dostluklar vardır. Güneşle ayçiçeğinin dostluğu böyle bir dostluktur mesela. Ayçiçeği sabahtan aksama kadar hiç ayıramaz yüzünü güneşten.

-Uzak dostluklar vardır. Denizlerin ortasındaki bir adayla, dağların arasındaki bir göl, birbirlerinin uzak dostlarıdır. Dostluklarını gündüz kuşlarla, gece yıldızlarla iletirler birbirlerine...

- Sessiz dostluklar vardır. Dilsiz bir adamla, duymayan bir başka adamın elleri arasında sessiz bir dostluk oluşur. Her şeyden konuşur sessizce bu eller...

- Uzun dostluklar vardır. İkindi güneşinin altında uzayan gölgeler birbirlerine kavuşurlar ve uzun boylu bir dostluk oluşur aralarında...

-Günün birinde ölen dostluklar vardır. Bir bahçe içindeki ahşap ev ile yanı başında duran ceviz ağacının dostluğu gibi... Bir gün kocaman elli adamlar ve kocaman gövdeli makinalar o bahçeye girip de, bir süre sonra evin ve ceviz ağacının yerinde asık suratlı binalar yükseldiği zaman ölen dostluklar...

- Vakitsiz dostluklar vardır. Bir peçete, bir kâğıt mendil vakitsizce dostu oluverir gözlerimizin... Ya da ayrılırken verilen bir dal karanfil ellerimize o anda gelen dostluktur...

- Bakımsız dostluklar vardır bir de... Zaten var, zaten dostuz deyip yıllarca bir telefonun, bir kaç cümlelik mektubun, bir mailin bile çok görüldüğü dostluklar...


.............................................................................

-BİRDE ELBETTE SİZLER VARSINIZ, HER SANİYESİNDE GÖNÜL SARAYIMIN BAHÇESİNDEN BANA SESLENEN,MASALIMA HİÇ İHMAL ETMEDEN, BİNBİR HALİNİZLE RENK VEREN...

VE :

HER ŞEY YOLUNA GİRENE KADAR,
HİÇ BİR DOSTLUĞUN BAKIMSIZ KALMAMASI DİLEĞIYLE...
DOSTLUKLA
BİR SÜRELİĞİNE VEDA EDİYORUM,
HEPİNİZE HERŞEY İÇİN MİNNET DOLU TEŞEKKÜRLER.

***Yokluğumuz da ,sevgili yeğenim Jale yorumları yayımlayacaktır.

Read more...

ÇIRAĞAN SARAYI VE TUĞRA'DA DOĞUM GÜNÜ YEMEĞİ

>> 26 Nisan 2010 Pazartesi


Tuğra Restaurant, Osmanlı’nın ihtişamını ve görkemini en iyi şekilde yansıtan Boğazın eşsiz mekanı Çırağan Sarayı’nda hizmet veriyor. Osmanlı tarihine tanıklık etmesinin yanısıra, geçmişte önemli kişilere ev sahipliği yapmasıyla da ünlü. Eşsiz menüsü ile , misafirlerine Türk ve Osmanlı Kültürü’nü en iyi şekilde yaşatmaktadır VE DÜNYANIN EN İYİ - EN ROMANTİK ! 1O MEKANININ İÇİNDE YER ALMAKTADIR !!! En önemliside BU RESTAURANT gerçek bir OSMANLI SARAYI'nda Hizmet vermektedir.
“Osmanlı imparatorluğu’nda Tuğra’lar padişahların hangi devirde, kaç kıtaya hükmettiğini simgelerken; Çırağan Sarayı’ndaki Tuğra Restaurant için Lezzet İmparatorluğu’nu ifade ediyor
Çeşm-i bülbül serisi aksesuarlar VE mavi çini tabaklar
Çeşm-i bülbül (Bülbülün gözü) , 18. yüzyılın sonunda III. Selim’in Mevlevi dervişi Mehmet Dede’yi cam tekniklerini öğrenmek için Venedik’e göndermesi sonucunda ortaya çıkmış bir cam işleme sanatıdır.

Mehmet Dede opal cam tekniğini öğrendiği Venedik’ten dönüşte Beykoz’da bir atölye açmış, Dede’nin Venedik’ten getirdiği bu tekniğin geliştirilmesiyle çeşm-i bülbül ortaya çıkmıştır. Bu değerli ürünün imalatını yaygınlaştıran kişi ise Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşa'dır.

Çeşm-i Bülbül, yaratılışında kullanılan özel camcılık teknolojisinin yanısıra, uzun işlemler ve yaratıcılık gerektiren bir üründür. Başlıca özelliği, ince ve renkli cam çubukların yüksek ısıda eriyip, su gibi olmuş camın içine yerleştirilmesidir. 'Dönerek burulan' çizgiler, o cam formu biçimlendiren ustanın hünerini ve üslûbunu yansıtırlar.

altın kaplama iznik çini servis tabaklar ve saf gümüş çatal-bıçak-kaşıklar
14. yüzyılın ortasından 17. yüzyılın sonuna dek İznik’te üretilmiş olan çinilere “İznik Çinisi” denmektedir
herşey ve yemeklerin tamamı saf gümüş servislerle yapıldı
Tuğra Restaurant’ın şefi tecrübeli aşçı Uğur Alparslan'dır.
Alparslan, özelikle Osmanlı Dönemi’nden kalan tarihi belgelerden yapılan çevirilerle Osmanlı - Türk yemek kültürünü yeniden hazırladığı menüsüyle misafirlerinin beğenisine sunmaktadır. Titizlikle yapılan çalışmaların ürünü olan menüsünde; kendisi bizzat yanımıza gelip, hangi padişah döneminde, en çok tercih edilen yemeğin ,ne çeşit yemek olduğu bilgilerini de vermişdir. İşte bu yemeklerden bazılarını masamızda görmektesiniz.…
Ve bu özel gecede bize hoş süprizler hazırlamayıda hiç ihmal etmemişti sağolsun.
her sunum tamamen geleneksel kültürümüze aitti ..
içi sebzeli minik lokmalar (börek)

tadımlık mini mezeler ( haydari- fava- z.y dolma- mercimek köftesi-acılı ezme- turşu- fırın peynir- bahartlı z.yağ ve ekmek çeşitleri
Osmanlı şerbeti ( karanfilli, baharatlı nar şerbeti, )


kuzu eti ve mücver-
Fıstıklı Saray usulü PİRUHİ: Pul biber, tereyağı ve dağ kekiği ile kuzu etinden yapılan Piruhi, 15’inci yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in sofrasından eksik etmediği, Osmanlı Dönemi’nin önemli yemeklerinden biridir
.

piliç topkapı -piliç göğsü dolma = ( iç pilav ve kremalı ıspanakla yapılıyor-
1582 yılında 3. Sultan Murat'ın özel misafirlerine bu speciali ikram ettiğini öğrendik .
İç pilav
muhteşem servis !!!!!
Tuğra Restaurant’ta yemekte canlı alaturka müzik var. Ama misafirleri sıkmamak için zaman zaman alaturkayla birlikte Türk müziği de eşlik ediyor ve harkulade tınılarla büyüleniyorsunuz. İstanbul’un atmosferini, konusunu, Osmanlı’yı yaşamak isteyenlerin mutlaka gitmesi gereken mekanların başında gelen Tuğra Restaurant, açıkçası özel anların mekanı olarak öne çıkıyor. ( Hepinizin yaşaması dileklerimle..)
çok leziz - içi çikolata şelalesi bir kek (pastamız burada yoktu )
Tuğra restaurant
Tuğra restaurant 2. bölümü- (içiçe 2 bölümden oluşuyor)
Osmanlı Esintisi’nin hakim olduğu Tuğra’da, masa üzerindeki bej örtüleri ve peçeteleri, mavi ve özel tasarım tuğralı tabakları, sandalyelerindeki kayın ağacı, lake kadifelerinin yanısıra karanfil ve lale motifleriyle Tuğra Restaurant’ın Osmanlı’yı yansıttığını açık bir şekilde görüyorsunuz.
!!!
Tuğra restaurantın Masif ahşap kapıları, terasındaki mermer sütunları, yarı klasik masa ve iskemleleri ile adeta geçmişle günümüzü buluşturan bir mekan özelliğini taşımaktadır.
Odamızdan gündüz saatlerinde boğaza bakış
balkondan saray bahçesi
gece yarısı
balkonumuzdan eşsiz boğaz ve solda ayasofya.
Ortaköy camii
saatlerce seyretmeye doyamadığımız, rengarenk elbiselerine bürünen boğaz köprüsü ve altında muhteşem Beylerbeyim !
neredeyse gün ağarmakta !!!!
Beylerbeyi'me doyumsuz bakış.....................
sarayın 2. katı

Sarayın yüksek tavanlarını ise Venedik kristali avizeler süslemektedir.

VE
28 YIL ÖNCE TANIDIĞIM, MASAL KAHRAMANIMIN,
YİNE 28 YIL SONRA YANINDA OLUP , DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAMAK NE MUTLUKİ BU SENEDE NASİP OLDU....
NİCELERİNE AYNI YOLLARDA ........

SAĞLIK - BİRLİK VE BERABERLİKLE....

Çırağan laledanda kahvaltı >>

HEPİNİZE SEVGİLER.

Read more...

TİRAMİSU TABAĞI

>> 25 Nisan 2010 Pazar


Read more...

ÇİLEK TABAĞI


Read more...

ŞEKER GİBİ.....

>> 24 Nisan 2010 Cumartesi






ananas dilimleri (burada)

tiramisu


Benim karadut için hazırladım..(tarifi)






Çok sevgili arkadaşımla geçen bir kahve günü....
HEPİNİZE HUZUR VE SAĞLIK DOLU BİR HAFTA SONU DİLİYORUM.
SEVGİLER.....

( Soran dostlara : '' Oğlumuzda farkedilen gelişmeler yavaşda olsa ,başladı şükür ...
ben her ne kadar blogları takip edip sizlerin güzelliklerini paylaşamasamda kalbim sizlerle.
Herbirinize yolladığınız- yazdığınız tüm motivasyon yüklü gönderilerinize gönülden teşekkürler ederiz.)

Read more...

MASALA SESLENENLER....

Yükleniyor...

ESKİ MASALLAR (arşiv)

  © Free Blogger Templates Autumn Leaves by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP