BEYOĞLU'NUN ARKA BAHÇESİ

>> 30 Aralık 2012 Pazar



 Cezayir sokağından basamakları ine ine, alt  kapıdan çıkıp, sağ kolu takip ederek, bahçenin yolunu tuttuk..
hafifçe yokuşu tırmanmaya başladık arkadaşlarla.. Sol kolda enfes eski cumbalı evleri seyrederek , hemen sırasındaki kostümcüye kendimizi attık :)
Şapkalar taktık, kostümleri hayranlıkla seyrettik, eski vintage ne varsa evirdik çevirdik..
Tüm dönem dizileri ve  kostüm baloları  sanırım buralardan besleniyordur ...
Ama açlık gözlerimizi karartmaya iyiden iyiye başlayınca, yan kapıdan girip, aşağıya süzüldük..


İşte geldik Beyoğlu'nun arka bahçesine !!


Sakinliği nezihliği yine göz kamaştırıyordu..
 Yemyeşil bir ortam gibisi varmı ?


Benim olduğum mekanlar, yapım gereği  mutlak bir özelliğe sahip olmalılar..
Ya deniz, ya sahil, ya yemyeşil tabiatı olmazsa olmaz !! Yada bir kimliği mutlak olmalı ki beni cezbetsin !
 Zaten öyle değillerse de ,ben orada OLmam !!

Birde ne konuştuğumu hani neredeyse fısıltıyla konuşacağım yerler başlıca tercihim olur hep.
Bağıra bağıra konuşulan uğultu dolu, yemek kokan mekanlara asla tahammülüm yoktur.
 Hele desibelli müzikLER de  çalıyorsa, aman amannn  ..iyisimi  unutun siz beni .....  :)))


Nasıl açız !!! Nasıl yorgunuz bilemezsiniz !
 Hepimiz menüdeki tek bir noktaya odaklanıyoruz, ama vakit hayli geç olunca kalmadığını üzülerek öğreniyoruz   :((
Etli lahana sarmasıydı efendim tercihimiz :(  Birde sebze çorbası :(  Napalım bir dahaki sefere diyelim..
Ama hepimizin aynı şeyi istemesine çok gülmüştük !
Ya ikinci tercih ? Şaka gibi herkez yine ızgaraya talim etmesin mi ?  :)))))
Bizim Ağız-damak tadları ,yıllar içinde , artık bir olmuş demek ki...


 Güzelce dinlendik, eneri topladık, velhasıl  güzelce geçti saatler..
Yorgunluk çayları da geldi...Sohbet iyiden iyiye koyulaştı saatlerce ..

Biraz da mekan hakkında bilgi vereyim sizlere..
Burası yaklaşık 10 seneyi geçti .. Gencecik işletmeciler ve  elemanlarla bezeli. Hepsi çokk eğitimli ve güleryüzlü.. Yemekleri hakikaten mükemmele yakın !!!! Fiyatlar makul ! Hele kahvaltılarını ne çok severim ben.. Mekanın 3 tane dev kaplumbağası var buranın maskotları :)) salatalık verirseniz hiç de hayır demezler  :)
Mevsim itibariyle hava bizden yanaydı, arkada şömineli kapalı mekanda v var ama biz güneşin altında gayet iyiydik, Yinede bahar ayları, hele  yaz başı olursa o güzelim ıhlamurun kokusu, yaseminlerin başdöndürücü parfümü, adını aldığı limon ağaçları, güller, sardunyalar hepinizi sabah serinliğinde sarhoş edecektir..
Birde misler gibi tazecik hazırlanan frozenler ve tüm içecekler favoriniz olacaktır ...Erik severler özellikle sizde yazın elinizi çabuk tutun lütfen !  :))


İşte kış ayı da olsa, biz her mevsimin tadını çıkartan İstanbul Aşıklarıyız...
Yemekler güzel, çay nasıl taze ! ve yorgunluk alıcı, sıklemenler iç açıcı, yeşilin ferahlığı ile adeta arınıyoruz..
her yanımızı saran dizi oyuncuları, spikerler, gazeteciler ve ünlülerle ayaksütü sohbet bile ediyoruz..  :)))

Böyle güzel bir yerde günü bitirip, hepberaber deniz yolculuğu için öne Tünel'in sonra da ,Karaköy'ün yolunu tutuyoruz....

yENİ YIL GEZİLERİNDE BULUŞMAK ÜZERE.. HEPİNİZE SEVGİLER....

Read more...

CEZAYİR ( Fransız) SOKAĞI

>> 29 Aralık 2012 Cumartesi



İstanbul'u İstanbul yapan en önemli yerdir Pera- Beyoğlu ! Gitsem hiç doyamam, gitmesem zaten olamam !

Hiç üzmem ben şehrimi.. şikayet de etmem, kalabalıkmış, trafikmiş  hiçç söylenmem, söz ettirmem..

İnsanlara dargınım , , bu şehre karşı sevgisiz, saygısız insanlara hatta tabiri caizse çok da  takığımdır..

Yoksa böyle cennet  kabilinden hediye edilmiş bir şehre , haşa ne sözüm ola ki..

Ya  Siz ? Siz ne düşünüyorsunuz ?

İnsan bakmalara doyamıyor değil mi ?
Haklısınız !
..



Havanın güzel olduğu,bu  kış günlerinde ,fırsat yakaladıkça soluğu  Beyoğlu' nda aldık bizim eski arkadaşlarla..
Havayı yakalamışız, eh bizim havada tam yerinde öyleyse bir güzel Beyoğlu yapalım diyorum sizinde tanıdığınız, ''bizim kızlara ''

Burnumda tütüyor, İstiklal, Pera, Cihangir, Çiçek pasajı, kiliseler, cezayir sokağı ve nostaljik  tranvay..

Harika bir vapur yolculuğu ile Karaköy'e .oradan da Tünel -Beyoğlu'na geçiyoruz ..


Heryer ışıl ışıl , gecesi gündüzü ayrı güzel  ama ,şimdi yeni yıl dolayısı ile, tadından yenmiyor tabii her yerin :)

çok hoş butikler- dükkanlar- bakıpda doyulamayan mekanlar var, saatler alır herbişeyi incelemek , ama zaman kıymetlidir  malum kış günlerinde ...



Kıvrılıyoruz Galatasaray Lisesi'nin ( Mekteb-i Sultani ) yanından dosdoğruca aşağıya ...

Adımlar heyecanla ard arda  atıldıkça, ilerlemekten çok dura dura  bir hal oluyorduk !
Zira sağlı sollu olağanüstü yerler var.. ama illa  o bayıla bayıla evimde dinlediğim, çocukluğumda hepsine neredeyse sahip olduğum plaklarımın,  tamamını çalan  45'lik bara uğramadan da geçmiyoruz !

seyredenler bilir ki, Issız adam filminin 45 lik plak sahneleri burada çekilmişti, ama artık  vizyonu değişti,
Sizde uğrayın ! görmeyenler yeni haliyle  de görsün derim..


kızlar ; kimi karşı kaldırıma geçiyor, kimi  yokuşun başında kalıyor ,yani herbiri bir yere dağılıyor sokakta :))
ben nostaljiye zaman ayırıyorum, birimiz butiklere, diğeriyle vıntage mağazalara uzun uzun bakınıyoruz, cicili bicili cafelerde de pek aklımız kalıyor doğrusu !

velhasıl, aklımız gördüklerimizde asılı ,  nihayet Cezayir sokağının kapısından giriyoruz...

Bu noktada kızlar,'' hoopp ! dur bakalım  ayak bastı deyip :) resmimi çekiyor !


ARTIK HEPİMİZ BİR KÖŞEDEYİZ, BİRARADA DURMAK NE MÜMKÜN ?

bu sokaklar hayat dolu, bu merdivenlerden ,kaldırımlardan indikçe her adım tarih dolu !!!
bu renkler bendeki anılarla  nasılda dopdolu ...




100 yıllık binalar herbiri,  hatta fazlası var da, eksiği yok !
1800'lerin  sonu -1900 'lü yıllara  ,an be an şahittir her biri ...

19. yy. Beyoğlu nun ilk oteli, ilk kahvesi, ilk tiyatrosu ve sineması Fransızlar tarafından burada  ,açılmıştı o yıllarda !!


Şu gördüğünüz yer ise ,Ünlü Modacımız Cemil İpekçi'nin evi ve Ofisidir.

Bu da geniş açıdan görünüşü..

Bilgilerime devam edersek,
sokağın solundaki tüm binalar Fransız Mühendis ve Müteahhitlere aittir..
Ayrıca bu Fransız mühendisler Karaköy- Eminönü rıhtımınıda yapmışlardır..

Fransız geçidini de eminim hatırlayacaksınız  diğer Karaköy gezimizden ...  !!


Burada sokakları süsleyen lambaları ,Paris Belediyesi yollamıştır ve hava gazıyla çalışır, yer taşları ise Paris'ten gelen mimarlarla beraber çalışılarak düzenlenmiştir..


her bir cafe hemen hemen Fransız yemek kültürüne ait menülerle bezeli..

her mekanın bir ağırlığı, anlamı ve ifadesi var !
kimi kitap, kimi çokça sergi, kimi müzik, kimi şarapevi, kimisi pasta, kimi otel, kimisi bar, kimi hediyelik eşya, kimi de  kitap evinden oluşuyor..
ama hepsi yeme- içme kültürüne hakim !!

Fakat, sanata meraklıysanız ,her birine girin çıkın , gezin derim ! çok kıymetli Fransız ressamların tabloları var, ben hayranım o resimlere çünkü !
Sevgili sanatçımız , Vedat Sakman'ın mekanıda buradadır..


İlk gördüğümden bugüne çok şey değişti şu yaklaşık 10 yılda..
2003 yılında açılmış ve biz sevgili masal kahramanımın kardeşi Oya ile, çok sıcak bir yaz günü beraber gezmiştik.

Herşey değişiyor, mekanlar aynı kalsa da insanların bakış açısı, mekanla bağdaşmayan hal ve tutumlar içindeki :( çalışan personel ve çalışanarıyla. bazen çok sinir bozucu oluyor buralar !!!  :((

Hatta elemanlara , laubaliliğe, gayrıciddiyetsizliklerine öyle bir kızıyorum ki, açlığın son sınırında olmamıza rağmen , ''hadi arkadaşlar , düşün peşime, ben sizi çok cici  ,bahçeli bir yere götüreceğim, hem açık hava, hem güneş, hem güzel yemekler ,bolcada ünlü var diyorum :)))
ve orada yeme zevkinden mahrum oluyoruz !


Taksimde, Beyoğlu'nda öyle bahçeli ağaçlı sakin sessiz yer pek bulamazsınız efendim..
Neresimi ?
:)))))))))))))))))

Haydi sizde düşün peşime..
Arkası diğer postta :))))
****************************************************
SEVGİLER YOLLLUYORUM TÜM TAKİPÇİLERİME..

Read more...

KOMŞULARIMLA YILIN İLK KAR KEYFİ SOFRASI

>> 21 Aralık 2012 Cuma


İstanbul'a kar gelmeden Türkiye'ye kış gelmiyor  !!! 
Daha sabahın 6.30 'uğunda Tv den izlediklerimiz gösteriyordu ki, Çilenin tümü sanki bu cağnım şehre yükleniyor gibiydi her seferinde :(
*
*
Sabah gözümüzü bir açtık ki, bağ bahçe  pamuk tarlası olmuş !! :)
O arada bende ki çocuk sevincini de görmeliydiniz.. Karla kaplı çam ağaçları, damları kapatmış beyaz örtü, arabaların üzerindeki kar kalınlığı kalbimin atışlarını hızlandırmaya yetmişti bile ..

Gel gör ki , ya bahçedeki kediler, ağaçlardaki kuşlar, sokaklardaki köpekler ne olacaktı ?
yüreğime, aklıma kor gibi düşüverdiler ..
Aman malumunuz  bugün 21 aralık ! Kozmik patlamalar olmadan, dünya yok olmadan ! :)  neme lazım minnoşları doyurmak lazım gelirdi :)
Bir sevap bir sevaptı nede olsa öteki aleme gitmeden :)))


Masal ailem henüz kahvaltı masasındayken, elde kalan yemlerle kuşları, kedileri arayıp, bulabildiklerimle  onları bir güzel doyurdum..  Mutlu mesut yalanıp -miyavlanmalarına gülümseyip, resimleri de çektim, gönül rahatlığıyla hafifleyerek, etrafın manzarasını seyrettim.
Soğuk gerçekten keskindi ve fazla duramayacak kadar üşüdüğümü korkarak hissedince hızlıca eve giriverdim.
Çayın kokusu nasıl davetkardı, aldım elime  aylık bir dergi, kahvaltı faslıma arkadaş ettim,  karanfilli çayımı da masaya koyup, mutfak penceresine yerleştim.
Kar durmaksızın yağıyordu ! Saatlerce seyretsem, yazsam çizsem bıkmam !

Camın önüne dizdiğim ekmek ve kalan simitlere martılar birer birer konmaya başlamıştı.. Kocaman kanatları, turuncu perdeli ayakları,  uzun güçlü gagalarıyla seyirleri ne hoştu sabah sabah.  Onlar gidince o güzelim,narin  kumrular, serçelerde kalan son kırıntıları almaya geldiler.
O sırada camdan komşumu gördüm, aynı anda kar keyfi yaptığımızı anlayınca, pencereyi açıp sabah sohbetine başladık.. Baktık sohbet tatlı, ama soğuk caydırıcıydı, ''hadi öğleden sonra çayları bende içelim, devamı da o zaman gelsin  '' dedik :)

Bir kaç komşumu daha aradım, ne mutlu ki bana, onlarda seve seve dediler ...

Kar ise aralıksız ,gün boyu , yağdı da yağdı.. Etraf açık-  panaroma geniş olunca, karın yağışını seyretmek çok güzel olur bizim evimizden..


Hem bir şeyler hazırlıyor, hemde nadir olarak açtığım Tv 'den çok sevdiğim sanatçı  Çelik'i konuk olduğu programda ,o güzelim nostaljik şarkılarına eşlik ediyordum...
Hele ki ' kızımız olacaktı, hercai ve dilberim ' nede güzel gitmişti  o sabah saatlerinde...özlemişim !


Kulaklarımda nağmeler, dilimin ucunda sözler, müziğin tüm ruhumu sarmalaması, kar tanelerinin usul usul yağışıyla bu sessiz ve bembeyaz sabahta  harika bir armoni oluşturmuştu bana göre...


Hazırlıklarımı  seri  halde iki saatte bitirmiştim , kestaneli çikolatalı cupcakler, çam formunda portakallı yaban mersinli kek,  çikolata bantlı pasta, kısır,  muzlu tartöletler  , süslenmiş yerlerini almıştı bile..
(tariflerin tamamı katagorilerde var ! )

Kışa çikolata tadı ne çok yakışıyor :) Sanki hangi mevsime yakışmıyor ki !!


Dünden hazır olan yaprak sarmaları , bol keçi peynirli nunu'şun poğaçaları masada yerini alıp, misafirlerini bekliyorlardı artık .
tariflerin tamamı mevcut !


Bende hazırdım, hanımlar bilir,bu senenin favorisi danteller  ,bende kar rengi ,sırtı dantelli bir kazak, siyah kadife pantalonum, topladığım saçlarım ve makyajsız natür bir fon oluşturmuştum :)
 Sıcacık evim , yeşil-kırmızı yeni yıl konseptli hazırlanmış masam ,  30 yılımızı birlikte hiç ayrılmadan geçirdiğimiz can komşularım ise,  birer birer zilimi çalıp, gelmeye başlamışlardı...

Güler yüzleriyle girerken şıklıkları, kışa inat seçtikleri renklerle de ışıl ışıllardı.

Hele gelirken her birinin ellerinin, nefis lezzetlerle dolu olması soframızın bereketini nasılda bin kat artırmıştı..


Herşeyden önce; her birinin yeri ayrıdır..

 30 yıl önce, ilk kapılarını açtığım ve ilk kapımızı açtığımız yegane insanlardı..
İyi günü- kötü günü paylaşmış olmak- acıları- kederleri beraber dindirmek-  çocuklarımızı büyütürken birbirimize her daim destek olmakla geçmişti o kocaman 30 yıl !!!



Herbiri komşu annelerdi  öyle öğretmiştim ,çocuklarımın komşu anneleri ! Halada öyleler.

Ellerinde, evlerinde, sofralarında geçen güzelliklerle ve binbir anılarla dolu 30 yıl..

Bir ara tek tek  onları seyrettim.. Akıllı, okuyan, düşünen, üreten kadınlardı !
Hiç değişmemiş olduklarını, ilk gün nasıl tanıdımsa yüzlerini, kalplerini, kilolarını bile aynı görmek beni gülümsetip, duygulandırdı..
*
Karın soğuğu ne denli kuvvetliyse dışarlarda,
İçerdeki sıcaklık inanın camları bize açtıracak kadar yoğundu ! :)

Allah bana eksikliklerini HİÇ GÖSTERMESİN.
Hayatımın en değerli başucu insanlarıdır  Onlar !

Aramızda olamayan , o gün  önemli mazaretleri olan diğer komşularıma da kalben sevgilerimle selam olsun..

HEPİNİZE SEVGİLERİMLE...

Read more...

YILLAR GERİDEMİ KALMIŞ BU SEVGİ BAHÇESİNDE...

>> 13 Aralık 2012 Perşembe



Sevdim seni 2012..
Teknoloji sevgim öyle işe yaradı ki, bana kocaman kapılar bile açtırdın !!
Sosyal paylaşım sitelerini tanıştırdın, o camın arkasından sesler, yüzler getirdin hayatıma,
ordan kalbimin kapısını aralamışken, evimin kapılarını bile aralatmadan, ardına dek açtırdın..



Hani kapıyı açarken düşünmedim de değil ne yalan..
Ben 40 kere düşünenlerdendim ne de olsa !
Hayatın bana verdiği en değerli hazinemdir önsezilerim !

Kolay lokma gibi görür ya kimileri beni , öyle olmadığımı karakterimle onlara anlattın !

Bazen birilerini çıkardın karşıma, iç sesim dur olmaz 'diye  hep doğruyu söylerken , sen yaşanması gerekenlerde  nasıl da ısrarlıydın !

Kimisi, 'biz yol arkadaşıyız ' dedi , ama ben ''hayır değilsin, bizimkisi  çok kısa bir yürüyüş sadece ' diyemedim  ki !!!

Kimisi aynı ben gibi yarı mesafeden bakıp, ama daima birlikte yürümeye devam etti, işte  onları hep sevdim  !

Kimisi tüm yaşamışlığının bedeliymişim gibi davrandı, ilk baştan hızlı koşup,  yarıştan eleniverdi.

Kimi elimi değil, kalbimi tutuverdi, saygıyı hiç çıkarmadan, sevgiyle yanyana yürüdü ,onlara her yanım minnete büründü !

Kimi şekilciydi, ye kürküm ye dedi , silgimin altında toz olup silindi, görüntü kirliliği bitti !

Kimi beni hiç önemsemedi,  eh.. O da zaten, en baştan kaybetti !

Bize öğretilen ise :
insan yaşadıklarıyla değil,   yaşattıklarıyla anılırdı !!!!



Binbir kapısı olan yaşam evlerimizden ,nicee insanlar giriyor hayatlarımıza,
kimine ön yargılı ,kimine gönülsüz  açılıyor kapılar belki ilk başta ?
Kimi ömürlük kalıyor, kimi geldiği gün kapıyı ardından kapattıyor ..

Bazen 20 yaşında taze bir fidan tüm cazibesiyle bize renklerini enerjisini sunuyor !
Bazen 60 yaşındaki koca çınarlar bizi gölgesinde dinlendiriyor !
Bzen de 85 yaşındaki engin denizler  dalgalarıyla bizi korkutuyor  !!

Herkezden alacaklarımız var, herkeze vereceklerimiz de ,elbetteki var..



Ön yargıları bir kenara bırakmalı bazen, akıp  gideceksin karşındakiyle beraber ,
kar olup üşümeli, yağmur olup ıslanmalı, güneş olup açmalısın  birlikte !

Değer vermeliyiz arkadaşlarımıza- dostluklara- komşulara..

Herkezin bir değeri olmalı hakettiğince, saygı çerçevesinde..

Kurutmamalı çiçekleri, çok beklenti içine girmemeliyiz hemen açsınlar diye,
çok su verip çürütmemeliyiz kökleri ... Beklemeliyiz baharları yazları ki verebilsinler sürgünlerini  !

Oysa bilemeyiz ki hayatta, kimler ne dikecek  toprağınıza  ??
Bilemezsiniz ki kimler neler sökecek rengarenk hayat bahçenizden ??

Masal diyarı işte buralar,  yaşananlar sahipleri gibi, bir varmış bir yokmuş olacaklar  !!


***


Bizler O gün evimdeki masanın etrafnda , 2012 Okul pilav gününde karşılaşıp  , teknoloji vasıtasıyla  buluşmuş , 33 yıl sonra yeniden bir araya gelmiş  bir gurup sınıf arkadaşlarıydık  :)
HEPSİNE TEŞEKKÜR EDERİM .

***
DİLEĞİM ODUR Kİ :
HAYAT BAHÇEMİZDEKİ ÇİÇEKLERİ  ARTIK KİMSE KOPARMAZ...



Read more...

SUCUKLU -PASTIRMALI -EKOSELİ EKMEK

>> 12 Aralık 2012 Çarşamba



12-12- 2012 / ne güzel rakamlar değil mi ? :)

Ohhh diyorum içimden kocaaman seslerle...günler mis olsun, aydın olsun, ışık olsun, huzur olsun hepimize.. Malum aydınlanma dönemine, altın çağa  giriyoruz  :P:P :)
Ahh bu 21 aralık.. ah bu Mayalar ah !! :) Ortalığı karıştırıp dururlar !

Biz yine de kendimize odaklanıp, kendimizi unutmayalım !

Güneşli aydınlık gün ve güzel bir İstanbul sabahı beni coşturdu.. Bugün  heyecanlıyımm .
Sebeplerim var tabii. Zamanı neresinden yakalarım Allah bilir ??
Bakalım hayatımdaki tesadüfler !! bana daha ne süprizler yaşatacak ??
Yetişirsem akşama, yok olmazsa,  nedenleriyle beraber sabaha sizinleyim.. ??? Ya da KISMET artık ??

Benim canım  Jako papağanım Fıstık bile kıpır kıpır bugün.. sabahtan beri
- canımın içiii, nunuşummm, güzelliiikk, hu huuu anneemm, şekeriiiim nerdesin,  haniymiş benim tatlişkomm, nolduu korktunmu bakiiiymm '' deyip beni kahkahalarla güldürüyor  :)
ahhh daha neler neler konuşuyor duymalıydınız :)
heleki bir''  hop hop altın tooopp ''demesi var, gözlerinizden  vallahi yaşlar gelir :)

sahi bunca zaman tanıştırmadım sizi değil mi ? :)
 hadi bugün fıstıkla da tanışın efendim :) Fıstık delisi olduğundan adını da bizzat ben verdim :)
buyruuunn huzurlarınızda hem Fıstık Bey ,
 hem de mislerrr gibi sabahların  doyumsuz bir lezzeti daha  !



SUCUKLU PASTIRMALI EKOSE  EKMEK
(isim elbet nUnU MArKa)

Bir bütün somun ekmek
Rendelenmiş taze kaşar
Minicik kesilmiş sucuk
minicik doğranmış pastırma
 küçük dilimlere bölünmüş kuru domates
maydanoz, çok az kimyon,

Hepsini bir kapta karıştırınız
Ekmeğinizi  yavaş yavaş ve çok dikkatle ! önce enine VEREV ! dilimleyin,
sonra da boyuna VEREV dilimleyin ( yanlamasına )
Dikkat edeceğiniz şey tabana kadar kesmeyin, dilimler ana gövdeden ayrılmasın ki ,
sadece aralarına doldurabilin malzemeyi,
yoksa alttan akar gider !!
iyice ısınmış fırında   kaşarlar eriyince hemen alın..
Başında durun ki, yanma tehlikesi olmasın.


Daha önceki yıllarda 

ve burada vermiştim

Diğer tariflerde dikkat ettiyseniz ekmeklerimi kare kare kesmiştim. Ve küçük sandöviç ekmekleri tercih ediyordum. Kesimi kolay ve kişi sayısı azsa bunu dikkate alın lütfen.. Bu ekmek ise çift ekmek olduğundan hem çok büyük hemde verev kestiğimden dolayı görüntü olarak çok daha zengindir.

 HEPİNİZE GÜZELLİKLERLE DOLU SOFRALARDA -sağlık-AFİYETLER OLSUN DİLİYORUM..

Read more...

KEDİDİLLİ - SAKIZLI -MUZLU EV PASTASI

>> 11 Aralık 2012 Salı



Sevtap arkadaşımızın tarifleri, bize kattıkları tartışılmazdır !
O kadar doğaçlama , okadar pratik yenilikler bulur ki,  şaşar kalırsınız ..
Bir gün evinde stokladığı gıda malzemelerinin tarihinin geçmiş olduğunu görmüş.. O günde misafir ağırlıyacağı için pastanın kremasını, anında  yaptığı ,ev muhallebisi tekniği ile çözüvermiş .
 Göz kararı yaptığından net miktarları  veremedi..

Bizde o gün bugün göz kararı süt, 3 yumurta un-nişasta- şeker-vanilya ile muhallebi yapıp, krem şanti kullanmadan bu çok hoş, hafifmi hafif pastayı yıllardır yaparız..
Şimdi sizinle paylaşıyorum..

Tam miktarlar olamadığından, ben aşağıda pastacı kremamı yazıyorum size oda  harikadır !


SAKIZLI- KEDİLLİ-MUZLU EV PASTASI


1 pk. kedidili bisküvisi

yaklaşık 1.5 sb kadar süt
1 yk kadar un, 1 yk nişasta
 2-3 muz ( dilimlenmiş )
3 parça doğal damla sakızı (dövülmüş)
4 yk. şeker.
-koyu olursa sütle inceltiniz- soğumuş hali, boza kıvamı olsun.
1. pk değil- 1 poşet kremşanti- 1sb süt ile hazırlanır.

1 pk. çikolata sos ( üzerindeki tariften daha koyu hazırlanacak !! )
Üzerine de ,çekilmiş antep fıstığı

1 -Önce sakızlı muhallebi-yada pastacı kreması  pişirilip soğutulur ! çok hafif mikserlenir -ben çırpma teli kullanın derim !!
içine krem şanti eklenip karıştırılır

Aynı zamanda çikolata sosu ve krem şamtide  hazırlanıp bekletilir !
2- kedilleri sütle ıslatılıp ,çukurca tabağa dizilir
3- bir kat muhallebi gezdirilir
4- üzerine muzlar eklenir
5- tekrar muhallebi gezdirilir
6- üzerine bolca çikolata sos dökülüp, fıstıkla kaplanır..
7- mutlaka 4-5 saat dinlendirilmelidir !

Ben çok Beğeneceğinizi Tahmin ediyorum.. Belkide en pratik pastanız bu olacaktır..

AFİYETLE TATMANIZ DİLEKLERİMLE..

SEVGİLER..

Read more...

İÇLİ KÖFTE HARÇLI MUSKA BÖREK



Sevgili Arkadaşlarımdan Sevtap Mardin 'lidir.. Kuvvetli bir mutfağı, çok keyifli sofraları vardır yıllar yılı..
Çok yakından bildiğimiz, tüm kitaplarına, şiirlerine hayran olduğumuz  Murathan Mungan'la da  yakın akrabasıdır desem, hatta bizlerde ne şanslıyız bu sebeple diye de öğünsem ! :)))
*
Efendim o yörelerden bir tarif sunuyorum size.. Biz her ne kadar yapsak da, Sevtap kadar nedendir bilmem başarılı olamadığımızı düşünüyorum !
İlla onun harkulade sofralarında olup, elinden yemek gerek..

Ama sizin eliniz değdiğinde de çok farklı olacaktır..Özellikle farklı lezzetler, farklı tarifler denemek isteyenler için hemen yapmanızı önereceğim bir  börektir.


İÇLİ KÖFTE HARÇLI ÜÇGEN BÖREK

Hazır yufkalar üçgen olarak kesilir   ( üçgen sarıldığı için adedi siz belirleyin )
400 gr .Orta yağlı kıyma
1 iri soğan, incecik doğransın
1 y.k salça
1 çay bardağı ince bulgur ( 1 ç.bar.  sıcak suyla, kısır gibi dinlensin)
1 sb. iri dövülmüş ceviz
Biraz galete unu
1 yumurta sarısı
Tuz- karabiber (tadına göre)
**
Soğan kıyma kavrulup, ıslanmış bulgur ilavesiyle sotelenir
Baharatlar ve ceviz eklenip soğutulur
**
2 yumurta- süt- -2.yk sıvıyağ- 2 .yk yoğurtla karıştırılıp
üçgen kesilmiş yufkaya fırça yardımıyla sürülür.
Harcından ilave edilip üçgen sarılır
2-3 saat dinlendirilir  !!!!!

tekrar fırçayla sos üzerlerine sürülür
Yumurta sarısına bulayıp , galete ununa batırılarak  175* pişirilir.
Mutlaka ılık-sıcak yenir !!!
**

BİZ ÇOOKK BEĞENİYORUZ..
SIRA SİZDE DOSTLAR.

AFİYETLER OLSUN

Read more...

2012/ SONBAHARA VEDA - MORAL KAHVALTISI

>> 8 Aralık 2012 Cumartesi



Aylardır bir sessizlik gidiyor değil mi masalımda ? Haklısınız !
*
*
Bayramları ne çok severim bilirsiniz, daha  ilk gün keyifle başlamıştık ki, masal kahramanım akşamına ateşlenip hastalandı....
bu neyin nesi salgınsa, 3. gününde de  Karadutlarım ve bayramdan sonraki günde bendeniz nasibimi aldım..
.. 30 yıldır evliyiz  dördümüz birden, böyle hasta olmamıştık..  enfeksiyon  , 2 hafta evimizden ayrılmadı, çok zorlandık ne yalan..

Herkez toparlandı derken ,bu seferde faranjitim  geçmiş , ardından kronik sinüzitimle bir 15 gün daha cebelleşip,  finali yaptım !  ama yine faranjit geri geldi, yine antibiyotikler başlandı..
yılmadım ipi göğüsledim derken,  ardından da 20 'lik dişim 1 saat süren cerrahi yöntemle  alındı !
10 gün konuşamadan, yiyemeden sancılara, iyileşme dönemine sabrederek geldi  geçti...
 ve Bitti şükür ..


Sonbaharın son çeyreğindeydik, bir moral kahvaltısı yapacak, ben son gençlik bağım olan 20'lik dişime veda edecek, aynı zamanda hep beraber sonbaharı da  uğurlayacaktık..

Bu sefer eksiğimiz yoktu..  ilkokuldan beri '' HİÇ '' kopmamış Beylerbeyi'li çocukluk arkadaşları, olarak  hep beraber biraraya gelecektik....


Zaten ne zaman bir şeyler yaşansa , biz daima biraradaydık....
Bu bizi daha çok kenetleyip, birbirimizden  güç almamızı sağlardı ..


 Yağmurlar, soğuklar yeni başlamıştı İstanbul'da.. Öyle kabanlık, paltoluk durumlara sıra gelmemişti, ama belliki eli kulağındaydı...

 Benim için en güzel zamanlar.. rengarenk şapkalarım, eldivenlerim, atkılarım beni beklerdi yani :)
Ben renkleri çook severim !

O sabah  hava kuru, serin ve çok bulutlu bir gündü...
Dışarı bakındım ,sonra  pencereyi açıp yol boyu dizilmiş ağaçların sapsarı, kızıl ve yeşil karışımlı seramonisini keyifle seyre daldım..... sıra sıra rengarenk ağaçları seyretmek gibisi yoktur bu mevsimde.. 
Yerler, dün geceki yağmurdan sonra ,rüzgarın dallarından koparıp, sokaklara savurduğu, sapsarı  yapraklarla bezenmişti.. Çok güzeldi seyretmek..

Ben, hele ki  sabahın erken saatleriyse , her tarafı ıslak yapraklarla kaplanmış , bomboş cadde ve kaldırımları ne çok severim bilemezsiniz..


Yukarıdan bakıldığında, hele ki güneş ve ışıkta yansımışsa, altın gibi parıldayan , yerlere yapıştırılmış stickerlar gibi görünür gözüme ,yani seviyorum işte o an yollarda olup da yürümeyi..

Vaktimde var, üşenmiyorum alıyorum çay fincanımı bahçede şahaser renklerle bezenmiş yaprakların arasında geziniyorum.. Oturuup çardağın altına seyre dalıyorum.
Yaprakların seyreldiği kocaman ağaçların üzerine tünemiş serçeleri hiç uzun uzun seyrettiniz mi ?
:))))  çok keyif aldığım anlardır o dakikalar işte...
Nar ağacımız ve elma ağacı, çok keyifli , dolu dolulardı.. Kıpkırmızı olmuş sarmaşıklar da , o doyumsuz  renkleriyle beni büyülemiş,  dut ağacımın kocaman sarı yaprakları ise,  yerlere çil çil saçılmıştı...incir ağacıda bende burdayım unuttun mu der gibi yapraklarını gösteriyordu sanki :)


Misler gibi karanfil dolu çayımı ve sonbahar keyfimi bitirip, kışa hazırlanan bahçemizden ayırılıp, hazırlanmak için biraz  hızlandım..
Giyinmek, kuaföre gitmek için yarım saat yetti.. Çok kısacık da çene cerrahıma uğramam gerekliydi, herşey zamanında hazırlanıp, iyi organize olup, dakikaları dahi ziyan etmezsek, ne misafir ağırlamakta, ne bir yere yetişmekte zorlanmayacağımı çok olmuştu öğreneli !

Sadece İstanbul da trafik muammasını bunun dışında tutuyorum !


Ve ardarda çalan zillerle tüm kadro eksiksiz toplanmaya başlamış ve masamızın etrafında buluşmuştuk  bile...
Yağmur hiç yağmadı ama fotoğraflar için, gün boyu  ışık da yeterli değildi doğrusu !
Lakin bizim kızların ışıkları göz kamaştırıyordu ne yalan :)))))


Klasik kahvaltımızı yaptık.. Biraz simit, yabanmersinli -portakallı muffinlerle damakları tadlandırıp, fırında ekmek ızgarayla gözleri şenlendirdik..
 çemenli mini ekmek lokmaları, bol yeşillik ve peynir tabağı ile desteklendi soframız..


İçli köfte harclı börek ise  herkezlerden tam not aldı , tarifler gelecek elbette !!


Daha önce  kaşarlı ve salamlı yaptığım ızgara ekmeğimi , bu sefer kocaman bir somon olarak sucuklu- kaşarlı- bol sebzeli olarak sunuyorum sizlere...
tarifi gelecek merak etmeyin !


Kahvaltı sonrası , kahve keyfine gelmişti sıra , badem likörleri eşliğinde , yanında trufflarla ağızlar tadlanmış  ,çok hafif  olan ,kedi dilli pastayla da günün finalini  yapmıştık  :)


hep beraber önce kardeşliğimize, sonra dostluğumuza ve nihayeti bana bolll şanslar diliyerek kadehlerimizi kaldırıp, günü noktalamıştık...

Aaaa ..unutmadan !  birde günün konusu, benim yeşil (!) ojelerimdi :)
Hatta Perihan'' ben oje süremedim telaştan, verirmisin bende süreceğim dedi  :)
sarılar giyince, yeşille kombinlemek fena olmadı ''diye kendine beğenisini de dile getirdi  :)

 Bakın yeşil ojeli eller, nasılda gülümsüyor size !!!


Vee veda saati ....

Akşam çökmeden, karanlığa kalmadan evlerin yolu tutulup, bu sene de 2012 'nin sonbaharına bir arada veda ettik...
Yüzler gülüyor, içler ferah, günümüz  şen... Herkezin mutlu ayrıldığını görmek ne güzel bir şey..

Ne mutlu ki,  6 yaşımızdan beri bizde her zaman, dostluk - kardeşlik kazanmıştır..
Kesintisiz 42 yıllık birlektelik..  Eeen kocamanından nedense,  bir Maşallah Bize ! demek geldi içimden..

Artık şu,   dü-şeş grubu sizden izin isteyip,  bir sonraki postta görüşmek üzere hepinize sevgilerini yollar,
İYİ PAZARLAR DİLERLER EFENDİM :)
GÜNÜNÜZ KEYİFLE DOLSUN .



Read more...

MASALA SESLENENLER....

Yükleniyor...

ESKİ MASALLAR (arşiv)

  © Free Blogger Templates Autumn Leaves by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP