Tabiiki Bakın ! Ama OKUMADAN GEÇMEYİN DERİM !
İLK AŞKIMDIR İSTANBUL ....
İflah olmaz bir İstanbulkoliğim ben !
Günlük dozlarda aksatmadan (!) alırken, sonbahar gelince doz aşımlarım, ne denli bağımlı olduğumu ortaya çıkarıyor :)
Bugün hepberaber Karaköy- Kapalıçarşı Turundayız... Bakarmısınız silüete ?
Hayat iksirim her şey bu karede !!
Topkapı Sarayım, Sarayburnu, Ayasofya, Sultanahmet , Güzelim şehirhatları ,liman , masmavi deniz, bu güzel gezimize eşlik eden, efil efil bir sonbahar havası,
İstanbul Seyyahlığıma eşlik eden Betül arkadaşım da olunca, bize de ayak izlerimizi bırakmak düşer....
Karaköy iskelesinden sağ istikamete doğru ilerleyip, liman güzergahından ilerliyoruz vee...
Fransız geçidinden başlıyoruz,
Karaköy'ün hızla değişime uğradığı baş yerlerden biridir Kemankeş sokağı !!
Sessizliği çok sever burası, eminim binlerce insanın haberi bile yoktur.. Nasıl olsun ki ? Herkes tutturmuş bir cadde, bir nişantaşı gidiyor .. Tamam Oda olsun ama, Özümüze Tarihimize çok çokkk sahip çıkalım.. Hele şu günlerde :(
Fransız geçidi yepyeni özelmi özel ' kafeleri, yenilenmeye başlayan çehresi, butik mağazalarıyla pek gözde son 2 yıldır !!
Hemen karakolun yanında..
Aklımı başımdan alan, ''kağıthane' ye atıyorum kendimi !!!
Tasarım cennetidir adeta .. Yaratıcıları müthiş, bilenler bilir, bilmeyenler ise, gidince öğrenir !!
Uzuunn, dikkatli zaman geçirmek gereklidir ki, herşeye anlam katılabilsin !
Bu güzelim kafe '' Lal Dedeoğlu'nun buraya konumlanmasıyla , tüm sokağa hareket getirdi.. İstinyepark'dan da hatırlıyacaksınız Şubesini..
Daha sokağın kaç metre ötesinden fıstık yeşili sandalyeleriyle ben burdayım diye haykırıyor... İçinden de , Ablasına ait , kağıthaneye geçiyorsunuz zaten.. Düşünce süpper....
Biz çok seviyoruz..
Ve soluklanmak için kendimizi dışarda - güneşin altında dinlenmeye bırakıyoruz..
Ahhh bu gözlükçü ah..... Vintage gözlük severler için mükemmel adres !
Sahibi de bir blogger.. !! :=)
2-3 Nesil aileden ,çok eski gözlükçüler.
Hakan (San) Bey aslen iletişim bilimleri alanında doktoralı bir akademisyen.
Asmalımescitte ki mağazası da harikaydı .
İçerideki gözlükler olağanüstü.. Özellikleri ise, taa 1950- 60 yıllarından kalma, 2. el , Yada hiç kullanılmamış modellerden oluşması..
Marılyn'in kelebek gözlüklerinden tutunda, John Lennon'un yuvarlak çerçeveleri de orada.
Moda dünyası, katalog ve klip çekimlerinde kullanmak üzere gelen sanatçılar, yabancı turistler, öğrenciler ve benim gibi marjinal yaklaşımlara ilgi duyan herkes orada.
O kadar çok kalıyorum ki burada her seferinde zaman uçuyor !!!
Özellikle resimleri basmıyorum !!! Gidin görün Lütfen :)
Karaköy'de nostalji her adım başında elbet ! Tarih, geçmiş,sanat hep gözlerinizde..
Bu şahaser mercedes ise ilk gördüğümde beni benden aldı bile..
Poz vermeyi de zaten hiiiiiiçç sevmem ya .. !! :=)))
'Hooppaaa ' diyor Betül - İşte O an :=))
Karaköy'e gelip Galata Kulesiz olurmuy du.. Olmazdı tabii...
Lakin o yokuş senin, o sokak benim, çık merdiven, in merdiven derken, midemizdeki senfoni tüm şehrin trafik seslerini bile bastırır olmuştu... !!
E tabii saat olmuş öğlen !!! Çok acıktığımıızı hissediyoruz !!
'' Nerede yiyeceğiz ' diyor Betül ??
Tabii ki yine nostaljiye devam ' tarihi liman lokantası ''diyorum...
Manzara akıllara zarar.. Ama o gün dev yolcu gemisi bize müsaade etmiyordu :=)
netten eklediğim bir resim bu, İşte oturduğunuz yerden manzara budur !!!
NEFESİ KESİLİYOR İNSANIN !
Yemekleri güzeldir seversiniz ! Tatlıları da özeldir !
Betül Çorba ,pilav -et tercih ediyor, tatlı olarak İtalyan Pudingi Panna Cotta,
Ben sebze-sote piliç-salata alıyorum, tatlı ise şekerpare seçiyorum !
Enerji gerek ,çünkü daha neler neler yaşayacağız yürüye, yürüye..
Eritirim elbet :)
Nefis saatler geçirmenin huzuru yüzümde, gözlerimde şehirlerin sultanı büyülü masalsı İstanbul, yola koyuluyoruz iki kafadar...
Kahveleri çok çok özel müthiş bir yere sakladım ( Betül merak içinde ! )
İstikametimiz karşıda görülen dünyanın ennn mistik , en olağaüstü yeri !!! Sultanahmet- Beyazıt- kapalıçarşı .....
Zira en yüksek dozumu alma vaktiydi..
ALTIN VURUŞ Yani :)))
Eğer ataklarım had safhaya ulaşmışsa panzehirim hep belli :
'' yüzksek dozdan, damardan enjekte edilmiş bir '' KAPALIÇARŞI''
Bakın nasıl kendime getirir beni haydi seyredin... :)
Karaköyden tramvaya binip, salına salına Beyazıt meydanına çıkıyoruz..
Oradan da kapalıçarşıya giriyor ve kendimizi unutuyoruz...
'' İnsan bastığı yeri iyi bilecek ''derdi rahmetli babam !!!
Bende öyle bir basıyorum ki yere, hakkını vere vere !
Renkler şifa , canıma can oluyorlar....
Özümü, geçmişimi, tarihimi tek tek görüyorum her ayrıntıda
Tüm coğrafya, tüm iller hepsi birarada... Muhteşem bir, fantastik, oryantal bütünlük hakim
Tüm bu objeler bana kocaman bir Türkiye turu yaptırıyor o dakikalarda...
Her iklimden, her şehirden nağmeler takılıyor dilime, mırıldana mırıldana geziniyoruz büyülü kapalıçarşımızda...
Anlatmak kısa tabii, ama sabah 10'da başlayan turumuz, şu an itibari ile tam 6 saat sürmüş halde..
Çay saatim oysa şimdi ! Ama fırsat bulamadığımız sabah kahvelerimiz, akşam yorgunluk kahvesine dönüşüyor...
Çok sevdiğim bir adrese uğruyoruz.. Betül'e ser verip, sır vermiyorum bura hakkında ..
Yol boyu merakla sorup duruyor, bir ara hatta tepindiğine bile şahit oldum ! :) '' esirin oldum, öldüm meraktan bi demedin nereye gittiğimizi '' diye ayak bile diretti ! :=))
İnatçı bir ikizlerim ben , söylemiyorum.
Bakmayın öyle kedi gibi durduğuna O da sıkı bir ASLAN !!!
:))))))
Ama halıcılar çarşısına girdiğinizde, şu an resimden okuduğunuz ''O kartvizit'' varya..
En çok burnumda tüten mekanların başındadır, son bir kaç yıldır !!!
Hayranım burada olmaya..
Betül tam 2 kere sarılıyor bana.. Ne zaman çok sevse bir yeri, bana teşekkürleri ard arda sıralıyor.. Ben meğerse bunca yıl ,hiç yaşamamışım yahu '' deyip duruyor !
:=)))) Halbuki O bir dünya gezgini !!!!!
Dünyanın paha biçilemez, en büyük çinisi vitrinin de sergileniyor..
İsterseniz masaları da satın alabiliyorsunuz . antik paralar, takılar, hediyelikler, kilimler ve neler neler.. Hem sıradan şeyler değil, böyle düşünürseniz çok yanılırsınız !!
İçerde şahane bir kadın var - Mekanın Sahibi Filiz hn.
bilgili, donanımlı, çok ama çok güleryüzlü, hele ki mantıları, elmalı çöreği, pastaları ve diğer günün süprizleri şansınıza kalmış artık !!! Birde şahaser el yapımı şans çikolataları var benden demesi, yemeden gelmeyin !
Ne kadar erken giderseniz, o kadar herşeyi bir arada bulursunuz !
Uzuun uzuuun sohbet ediyoruz, eşi mimar, Betül'ün de eşi mühendis - mimar olunca, hele tüm Ayasofya- Topkapı Sarayı ve bir çok yerin resterasyonunu firmaları yapınca ,sohbet merakla derinlere gidiyor..
İçerden nefis bir tabak tiramisu getiriyor !! İKRAM !!!! diyor..
Yanındada tazecik üzümler.....Tatlı ye tatlı söyle misali....
Vallahi dinlenmek ne kelime bal teknesine uzanmış gibiyiz ikimizde..... Dil değil şeker sanki...
Öyle tatlı bir kadın !
. Nasılda ait olduğum yerlerdeyim !!!
Sonra , daha önce dinlediğim, ama bu seferde Betül'e hikayesini anlattığı şu güzelim Bebek - çocuk giysilerini soruyoruz.. Türkmenlerin geleneksel kıyafetleri..
Kimi asırlık, kimi kumaş bilmem kaç senelik, ama işlemeleri yenilenmiş , kimi yeniden elden geçmiş düzenlemiş bin bir hatıra gizli....
Bir sandalye sanırım ancak böyle güzel giydirilebilirdi...
Kartlarını veriyor bize.. Her şeyin kenarında güller var, peçetelerin, tabakların ve kartvizitin de :)
Zaten kendisi de -işletmesi de gül kadar misler gibi...
Eli herşeye değiyor.. Herşeye hakim.. Bayılıyorum buraya geldikçe...
İstemeye istemeye vedalaşıyoruz... Ama eşlerimizle gelmek için de söz veriyoruz.. Söz alıyor çünkü...
Haa birde , bir -iki gelen -uğrayan blogerlardan söz ediyor ??
' Vallahi haberim yok ! Zaten aylardır uzağım blogları takipten... demek ki kaçmış benden yazıları '' diyorum...
Ve Vedalaşıyoruz....
Bu arada benimde bir blogger olduğumu gider ayak ' ilk kez ' Öğreniyor !! :=))
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bir insan kendini bu kadar Türk, bu kadarda turist gibi hissedebilirmi diye içimden geçirip duruyorum Mahmutpaşa'dan Mısır çarşısına ilerlerken..
Kendimi yeniden Fas, Hindistan gezilerinde sanıyorum.... Oralar bile sönük kalıyor.
Şu cümbüş, şu çok renlilik , şu kültür birikimi nerede var..
Ah bir de kulak zarımızı patlamaya ramak bırakan bir şölen vardı ki sormayın gitsin !
' ailemizin sanatçıları, Safiye Soyman - Faik Bey ikilisi ,yolun tam ortasına kurulan dev bir platformda , üstlerinde gelinlik ve sünnet kıyafetiyle konser vermiyorlar mı ?
E.. pesssss yaniiii :=))
İç ses ''Ama olacak o kadar tabii ''deyip son noktayı koydu !
İşte bugün de rengarenk bir bulutun üzerindeki gezimiz bitti...
Hadi bakalım sıra sizde, alın günlük İstanbul dozlarınızı, vurun kendinizi sonbahar rüzgarına..
Bırakın yere düşen yapraklar kılavuz olsun size...
Sapsarı sonbaharda.......
---------------------------------
Uzuncana bir ara oldu...
Ülkemiz gündemi , dalından koparılıp giden fidanlar
:(
ömür boyu kedere müebbet edilmiş anneler- aileler :(
sönmeye yüz tutmuş aydınlığımız (!)
sesimizi duyuramamak, eksilen hoşgörüler, ister istemez klavyeme yansıyor..
Atatürkçü- Laik- Ülksesini bayrağını- Toprağını çok seven bir AİLE olarak,
ayrıca ;
Bir asker- komutan gelini olarak da , tüm duyarlıılığım ve tüm kalbimle SABIRLAR DİLİYORUM :(
--------------------------
Olabildiğince, tüm enerjimle keyifli cümleler kurmaya çalışsamda, her şey ,gökkubbede hoş bir sada için .....
ÇOK SEVGİLER.
Read more...