RUHUN ŞAD OLSUN ATA'M !!
>> 9 Kasım 2012 Cuma
YÜCE ATA'M :
Seni ruhunda yaşatan,
yolunda yürüyen,
düşünce sistemini özümsemiş ,
YEDİDEN YETMİŞE HERKES, SANA MİNNETTARDIR..
RUHUN ŞAD OLSUN .DAİMA İZİNDEYİZ,
EMANETİNİN EBEDİ BEKÇİLERİYİZ !
OLMASAN OLMAZDIK ....
Her 10 Kasım, kılık kıyafet devrimi’dir
Anıtkabir’e gittiğinde seni en çok etkileyen nedir derseniz... Tıraş seti.
*
Biri beyaz saplı, diğerleri siyah, sekiz ustura, seramik tabak, madeni tas, bıyık makası, tarak, sıfır numara makine, fırça ve bileme taşı... Ayrıca, arkasına K.A. harfleri kazınmış, gümüş el aynası, kapağına ay-yıldız işlenmiş, metal esans şişesi, çiçek motifli, cam krem kabı ve tırnak törpüsü.
*
Hayatı cephelerden cephelere sürüklenerek geçti, yatağından çok arazide yattı, bakımsız tek kare fotoğrafı yok.
*
“Dünyanın, gelmiş geçmiş en şık giyinen lideri”dir o... Gideli 74 sene oldu, bizimkileri zaten boşver, bugünkü İngiltere başbakanından, Fransa cumhurbaşkanından, ABD başkanından bile daha şık... En önemli moda markaları İtalyan ama, İtalyan başbakanı giyiyor, çuval gibi duruyor. Çünkü, kumaş, dikiş ve tasarım yetmiyor, fizik istiyor. Sıfır göbek. Hep fit’ti o... Sağlıklı yaşam için spor’un keşfedilmesi, egzersiz bilincinin yaygınlaşması anca 30-40 sene öncesine dayanıyor, o’nun ise, Anıtkabir’deki özel eşyaları arasında, formda kalmak için teee 1925 senesinden beri kullandığı kürek çekme aleti sergileniyor.
*
Ortalıkta fırıncı küreği, kazma sapı gibi dolaşmaya benzemiyor yani bu iş.
*
Çoğunlukla beyaz, daima açık renk gömlek tercih eder, manşetlerine ya da kalbinin üzerine K.A. veya G.M.K. arması işletirdi. Kol düğmesi sever, yaka iğnesi takardı. Sayfiyede, Savarona’da ise, kısa kollu, keten gömlek giyerdi. Laciverti pek sevmez, kruvaze’den hoşlanmaz, genellikle yelekli, üç parçalı, siyah takım elbiseler diktirirdi. Her daim ütülü olmasına, orasından burasından sarkma yapmamasına büyük özen gösterirdi. Çapraz çizgili, desenli, takımına kontrast renkli kravatlar kullanırdı. En sevdiği kravat iğnesi, gövdesi burgulu, altın, devlet demiryolları amblemli olanıydı. Köstekli saati, ceket cebi mendili, vazgeçilmez aksesuvarlarıydı; ipek mendillerinin kenarları zikzak motifli olurdu. Seyahatlerinde tüvit takım, güderi ceket, riding coat tarzı jokey pantolonları giyerdi. Düz kemerden sıkılır, örgülü, illa ki tokalı yaptırırdı. Baston deyip geçme... Kimisi fildişi, kimisi lületaşı topuzluydu; tek mermi atabilen, tetikli olanı en meşhurudur ama, aslında en çok, sapında tavşan yakalamış aslan figürü bulunan, ucu metal halkalı, ahşap bastonunu severdi. Smokin ve frak’ta beyaz papyon takıyordu. Maharet isteyen pelerin’i değme aktörlere taş çıkartırcasına taşıyor, omuzlarına illa siyah değil, bazen mavi atıyordu. Bağcıklı, siyah rugan ayakkabı seviyor, çizgili siyah çorap kullanıyordu. Yazlık kıyafetlerinin altına beyaz veya lacivert-beyaz ayakkabılar giyiyor, çorap giymiyor, hatta bazen, ten rengi sandalet giyiyordu. Paltodan sıkılır, mümkün olduğunca giymemeye çalışır, mecbur kalırsa, koyu renk yerine, gri veya kahverengi tonları tercih ederdi. Ancak, desenli kaşkolları kış’ın olmazsa olmazıydı. Ve eldiven tabii... İçi ve bileği kürklü severdi. Akşamları pijamasının üzerine, mavi-lacivert çizgili, kirli beyaz, şal yakalı robdöşambr alıyordu. Ceketli pantolonlu; yakası, kolağzı ve cep kapağı mutlaka farklı renk şeritli, püsküllü kuşağı olan ipek pijamalar giyerdi.
*
Bir insan, hem kalpak’ı, hem silindir şapka’yı, hem panama şapka’yı, hem melon şapka’yı, hem fötr’ü, hem de kasket’i böylesine eşdeğer karizmayla taşıyabilir mi...
*
Şık, özenli, bakımlı olmayı elitizim, Anadolu çocuğu olmayı hırt’lık zonta’lık zanneden... Ve, “gardırop Atatürkçüsü” lafına pek bi sırıtanlar, o’nun gardırobunda kullanılmış külot torbası bile olabilir mi?
*
Sevgili anneler...
Kaygı duruşu değildir bu.
Saygı duruşu’dur.
En bakımlı halinizle... Elbette ister yeni, ister eski ama, mutlaka temiz, ütülü; çocuklarınıza en güzel kıyafetlerini giydirin.
*O sizi nasıl bekliyorsa...
Lütfen öyle gidin.
Yılmaz Özdil
Anıtkabir’e gittiğinde seni en çok etkileyen nedir derseniz... Tıraş seti.
*
Biri beyaz saplı, diğerleri siyah, sekiz ustura, seramik tabak, madeni tas, bıyık makası, tarak, sıfır numara makine, fırça ve bileme taşı... Ayrıca, arkasına K.A. harfleri kazınmış, gümüş el aynası, kapağına ay-yıldız işlenmiş, metal esans şişesi, çiçek motifli, cam krem kabı ve tırnak törpüsü.
*
Hayatı cephelerden cephelere sürüklenerek geçti, yatağından çok arazide yattı, bakımsız tek kare fotoğrafı yok.
*
“Dünyanın, gelmiş geçmiş en şık giyinen lideri”dir o... Gideli 74 sene oldu, bizimkileri zaten boşver, bugünkü İngiltere başbakanından, Fransa cumhurbaşkanından, ABD başkanından bile daha şık... En önemli moda markaları İtalyan ama, İtalyan başbakanı giyiyor, çuval gibi duruyor. Çünkü, kumaş, dikiş ve tasarım yetmiyor, fizik istiyor. Sıfır göbek. Hep fit’ti o... Sağlıklı yaşam için spor’un keşfedilmesi, egzersiz bilincinin yaygınlaşması anca 30-40 sene öncesine dayanıyor, o’nun ise, Anıtkabir’deki özel eşyaları arasında, formda kalmak için teee 1925 senesinden beri kullandığı kürek çekme aleti sergileniyor.
*
Ortalıkta fırıncı küreği, kazma sapı gibi dolaşmaya benzemiyor yani bu iş.
*
Çoğunlukla beyaz, daima açık renk gömlek tercih eder, manşetlerine ya da kalbinin üzerine K.A. veya G.M.K. arması işletirdi. Kol düğmesi sever, yaka iğnesi takardı. Sayfiyede, Savarona’da ise, kısa kollu, keten gömlek giyerdi. Laciverti pek sevmez, kruvaze’den hoşlanmaz, genellikle yelekli, üç parçalı, siyah takım elbiseler diktirirdi. Her daim ütülü olmasına, orasından burasından sarkma yapmamasına büyük özen gösterirdi. Çapraz çizgili, desenli, takımına kontrast renkli kravatlar kullanırdı. En sevdiği kravat iğnesi, gövdesi burgulu, altın, devlet demiryolları amblemli olanıydı. Köstekli saati, ceket cebi mendili, vazgeçilmez aksesuvarlarıydı; ipek mendillerinin kenarları zikzak motifli olurdu. Seyahatlerinde tüvit takım, güderi ceket, riding coat tarzı jokey pantolonları giyerdi. Düz kemerden sıkılır, örgülü, illa ki tokalı yaptırırdı. Baston deyip geçme... Kimisi fildişi, kimisi lületaşı topuzluydu; tek mermi atabilen, tetikli olanı en meşhurudur ama, aslında en çok, sapında tavşan yakalamış aslan figürü bulunan, ucu metal halkalı, ahşap bastonunu severdi. Smokin ve frak’ta beyaz papyon takıyordu. Maharet isteyen pelerin’i değme aktörlere taş çıkartırcasına taşıyor, omuzlarına illa siyah değil, bazen mavi atıyordu. Bağcıklı, siyah rugan ayakkabı seviyor, çizgili siyah çorap kullanıyordu. Yazlık kıyafetlerinin altına beyaz veya lacivert-beyaz ayakkabılar giyiyor, çorap giymiyor, hatta bazen, ten rengi sandalet giyiyordu. Paltodan sıkılır, mümkün olduğunca giymemeye çalışır, mecbur kalırsa, koyu renk yerine, gri veya kahverengi tonları tercih ederdi. Ancak, desenli kaşkolları kış’ın olmazsa olmazıydı. Ve eldiven tabii... İçi ve bileği kürklü severdi. Akşamları pijamasının üzerine, mavi-lacivert çizgili, kirli beyaz, şal yakalı robdöşambr alıyordu. Ceketli pantolonlu; yakası, kolağzı ve cep kapağı mutlaka farklı renk şeritli, püsküllü kuşağı olan ipek pijamalar giyerdi.
*
Bir insan, hem kalpak’ı, hem silindir şapka’yı, hem panama şapka’yı, hem melon şapka’yı, hem fötr’ü, hem de kasket’i böylesine eşdeğer karizmayla taşıyabilir mi...
*
Şık, özenli, bakımlı olmayı elitizim, Anadolu çocuğu olmayı hırt’lık zonta’lık zanneden... Ve, “gardırop Atatürkçüsü” lafına pek bi sırıtanlar, o’nun gardırobunda kullanılmış külot torbası bile olabilir mi?
*
Sevgili anneler...
Kaygı duruşu değildir bu.
Saygı duruşu’dur.
En bakımlı halinizle... Elbette ister yeni, ister eski ama, mutlaka temiz, ütülü; çocuklarınıza en güzel kıyafetlerini giydirin.
*O sizi nasıl bekliyorsa...
Lütfen öyle gidin.
Etiketler:
ÖZEL GÜNLER
16 yorum:
Ruhu şad olsun. Rahat uyusun ATAMIZ. Emanetinin bekçileriyiz..
Minnettarız, Atamıza, onu unutmayan kadir kıymet bilenlere.
Çok doğru, olmasaydı olmazdık. Nurlar içinde yatsın....
Çok özlüyoruz çok..çok üzgünüz...çünkü çok kötü durumdayız...kalleşler sarmış dört bir yanımızı...Ata'mızın ruhu yardım edecek bize inanıyorum..
Bayramlarımıza ve anmalarımıza sahip çıkmalıyız,her daim yolunda yürümeliyiz rahat uyu atam.teşekkürler
Hem de çok özlüyoruz ve ihtiyaç duyuyoruz.
Hemde nasil ozleniyor:( Ruhu sad olsun..
nur içinde uyu ATAM
Saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz...
Ne mutlu ki hala seni seviyoruz ve seveceğiz.
Yazında tarif edilen o giysilerini Anıtkabir müzesinde hep gördüm o kadar hayran oldum ki, inan...ropdöşamrları, ceketlerindeki mendiller, smokinleri, yelekleri, hepsi orada ürpererek bakıyor insan..hakikaten nasıl bir zevk sahibi..her şeyiyle güzel insan...bugün çok kalabalık olmasa müzeyi tekrar gezmek isterdim yazın artık güzel, sıcak bir havada yine o takımlarını, kahve fincanlarını, okuduğu kitapları görmeyi özledim....:(((
ruhu sad olsun.ona bir kere daha ihtiyacimiz var.
TÜYLERİM ÜRPEREREK OKUDUM YAZIYI ARKADAŞIM, ELLERİNE SAĞLIK!ATATÜRK ÇOCUĞU OLMAKTAN GURUR VE ONUR DUYUYORUM, SAYGIYLA, SEVGİYLE, HÜRMETLE ÖNÜNDE EĞİLİYORUM...
Canım,
söylenmesi gerekenleri nasıl da güzel söylemiş Yılmaz ÖZDİL.
Bence de Atatürk olmasaydı (özellikle kadınlar) ne yapardık bilmiyorum. Bugün her şeyimizi O'nun dehasına borçluyuz.
Atatürk için söylenecek o kadar çok söz var ki.O nedenle diyorum ki,ONU ÇOOOOK SEVİYORUM:
Sevgiyle kal.
Caddebostan'da ATAMIZI anarken gözlerimden yaş dinmedi , İstiklal Marşını boğazımdaki yumrudan dolayı söyleyemedim , kızımında aynı durumda yanımda olması beni daha da fazla duygulandırdı.Kesinlikle olmasaydı kimse olmazdı.
Sevgili NuNu, teşekkür ederim yardımınız için... Sevgiler....
Yorum Gönder