CUMHURİYETİMİZ KUTLU OLSUN

>> 29 Ekim 2012 Pazartesi

BİZ DAHA ÖLMEDİK !!!
EMANETE HIYANET ETTİRMEYİZ !!






CUMHURİYET VAZGEÇİLMEZ BİR SEVDADIR

BU UĞURDA HAYATINI FEDA EDEN TÜMM ŞEHİTLERİMİZİN VE ATA'mızın RUHLARI ŞAD OLSUN


CUMHURİYET IŞIĞIMIZI HİÇ BİR KUVVET SÖNDÜREMEZ.
O BİR AMPUL DEĞİLDİR  BİTEMEZ !


ELLERİNDEN ÖPÜYORUM SENİN ZÜBEYDE ANACIĞIM.
Bizlere Dünya da emsali görülmemiş bir ADAM doğurduğun için
(Nurlar içinde yat )

Eviniz , arabanız, işyerleriniz, üstünüz başınız, taşınız toprağınız,facebook'unuz, Twitter'iniz BAYRAKLARLA BEZENSİN !!

UNUTULMASIN Kİ ; BİZ CUMHURİYETİN BEKÇİLERİYİZ !
BİZ HER YERDEYİZ !!!!!!!!

Read more...

İYİ BAYRAMLAR DİLİYORUM

>> 25 Ekim 2012 Perşembe



ÇİFTE BAYRAM SEVİNCİ YAŞIYORUZ..

Bir yandan  kurbanlar kesiliyor, dualar  alıp, yüzleri güldüyor
Diğer yandan her yanımız bayraklarla donanıp  evler, pencereler tüm gönderler dalga dalga  dalgalanıyor !

Ama benim en büyük bayramım 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızdır..
O BİZİM  TÜRKİYE'MİZİN TÜRK'LERİN  BAYRAMIDIR !
O büyük Günde buluşmak üzere...
Nicelerine Hep beraber, Bu Vatan topraklarında ! 
LAİK,  Cumhuriyet ışığında ! erelim.

Hepinize Sevgiler...

Read more...

KUMKAPI FESTİVALİ

>> 14 Ekim 2012 Pazar




























Kumkapı'da '' BİR PAZAR GÜNÜ FESTİVALİ ''

Herkese güzel bir hafta diliyorum..

Read more...

NİŞANTAŞI ZAMANIM ve Yine Eski Hatıralar GELMİŞ..

>> 10 Ekim 2012 Çarşamba


Şanslı hissediyorum kendimi bu sabah, hava kuru, yağmur yerini güneşe bırakmış .. çokda aydınlık .
Güneşin yeni anları hep güzeldir paylaşmıştım hatta sizinle,  uzun bir süre, yine  kızıllığıyla göz kamaştırdıktan sonra, en tepedeki yerini alıp , aşağıdakilere yaydığı ışığı seyretmeye koyulmuştu anlaşılan..

Günü hep erken karşılayan bir aileyiz..
Tek telaş işyerimize gidecek olan masal kahramanlarında  değil, bende epey telaşlıyım,
ama vaktim biraz daha vardı oyalanabilirdim ...

Ev halkını tek tek öperek uğurlayıp, mutfağa geçiyorum..
tazecik çayımı en sevdiğim porselen fincanıma doldurup, o kocaman, dört mevsim kapıları her iki yana açarak, serin,temiz havayı içeriye alıp, kendimi rahat koltuğuma  bırakıyorum..
sardunyalarıma gülümsüyorum, bu sene de  rengarenk açmaktan bıkmadılar hiç,  ama bugünün süprizi sol köşeden o şahane teniyle, enfes rengiyle bana göz kırpınca , bu süprize bayılıyorum !!
tam 3 kez açtığından dolayı,  önce kokluyor, sonrada madalyayı bu sabah  karanfilime veriyor ! 
az sonra ikinci  fincanıma  karanfiller atıp,  misler gibi şu serin sabahın tadını çiçeklerimle , bir güzel çıkartıyorum.


Artık hızla hazırlanma zamanı
Bu günün rengi petrol mavisi.. Taba rengi botlarım- çantam, mavi pantalonum, mavi  montum ve beyaz üzerine mavi baskılı t-shirt uyum içinde, hava serin ya, boğazıma ipekten taba-mavi  karışımı  bir fular bağlıyorum.
hassastır benim baş-boyun bölgem ! ne kadar iyi yaptığımı ise  taksiye binip, iskeleye giderken anlıyorum..
insanın içi ürperiyor sabah !

takside giderken , zamansızlıktan takamadığım  küpelerimi ve kolyemi takıyorum ! kuaföre  zaman yok ,saçlar tepede toplu bugün ! makyaj bile küçük bir aynayla tamamlanıyor o dakikalarda..
eksikler bitti artık vapurdayım..

saat 09.50/  Full dolu vapur- Yol buyu, Twitter' a bakınıp ,sizleri gezip,  başımı bile kaldırmadan, yorum yazarak  gönül alıyorum, ..
Hafif bir sarsıntı oluyor, anlıyorum  Vapur Beşiktaş'a yanaşmış ,öyleyse inmeliyim ,şehrin içine girmeliyim ki
 Nişantaşı'nda felekten bir gün başlasın..


Severim .. çok severim ben Nişantaşı'nı, ''  Hep  havalı ''bir duruşu vardır ..
Beyoğlu kadar olmasa da,  çok başa başdır Onlar ..

Böyle kafeler mi ? nerdeee..  oralarda ?
O zamanlar, o yıllar böyle trafikmi vardı , arabamı vardı sanki,
cafe desen bir bonjour, birde elmadağdaki Divan pub.. birde meşhur Le bon pastanesi , bir kaç ayakkabıcı- çantacı ,2 sinema bir Cemilzade lokomcusu,  ikametgah yeride , genellikle Teşvikiye tarafındaydı..
hepi topu buydu Nişantaşı !
şaşırdınız mı ?
-------------------------

Yıllar öncesini anımsıyorum,  tabii ozamanlar şimdiki gibi , Pradalar, Gucciler,  Burberry lerde yok elbet !

İlla ki önce Vakko var o da Beyoğlun'da,  Zeki Triko var , Beymen var, ardından da Atalar.. İGS var .
Ben ilkokul sonlardayım,  küçüğüm henüz.

 Ortaokul yılarını da anımsıyor , hey gidi günler hey diyorum...
Terziler aklıma geliyor, Trend bu !
 Nişantaşı ve Beyoğlu'ndaki Terziler için yer yerinden oynardı o zamanlar..
Heleki Nişantaşı'ndaki Madame İro en iyilerindendi ..
O yıllar, İtalyan ve Fransız moda dergilerinden en son moda, modeller seçilip ,düğünlere, nişanlara, özel balolara kostümler dikerdi bu madame' lar ..

Benim dayımın eşi , rahmetli yengemde iyi terziydi, (validemde dikerdi ama sadece kendine-bize ..... )

Rahmetli babamın da bir çok atölyeleri vardı..
Bu ünlü mağazalar o yıllar henüz , kendi atölyelerini kurmadığından ,bazı kreasyonlarını, özellikle kışlık ceket ve paltolarını  rahmetli babamın  atölyesine  hazırlatırlardı..

Nişantaşı'nda daha çok Rumlar ve Museviler yaşardı..
Ben bu terziler ve camialarından dolayı , Musevi- Rum kültürünü oldukça iyi bilirim .
Mükemmel giyinirlerdi, çok ama çok özenirlerdi özel günlerine..ayrıca enn şık kıyafetleriyle, birbirlerini ziyarete giderlerdi. erkekler çakı gibi, kadınlar heykel misali olurdu.
laf aramızda ' hava atmakta ' üstlerine yoktu, ne eğlenirdim  aralarında yarabbim :)
meraklı milletlerdi :)
eğlenmeyi, eğlenceyi- gezmeyi çok severlerdi.
güzelde sofraları olurdu ne yalan !

Kızlarına da- oğullarına da  eğitim konusunda çok hassastılar. en az 2 lisan bilmeden olmazdı mesela.
 Yurt dışında okumak ise , şarttı neredeyse o yıllarda !

''Kibar kızlar ,etek-elbise giyer  !!!  ''derdi madame  bana  :=))))
sonradan öğrendim ki her genç kıza öğütlermiş bunu ! pantalon sevmezdi.

Bir sır vereyim size :  '' 35 yıl geçti, ne yalan, hala 50'sine gelmiş , hala büyümemiş bir kız olarak, hiç etek yok  dolabımda ''
ama kibarmıyım derseniz ? öyle derler , ne bileyim :)

Ben rahatıma çok düşkünümdür efendim  ...
Öğrencilik yıllarım,  voleybol  hayatım etek değil, pantalon ve eşofmana müsaitti..
haa.. eteğin hakkını vermedim mi ? eee... 1.75 boy olurda, kalem ! gibi bacaklarda varsa,  hakkı verilmez mi ? giymişizdir, vermişizdir  hakkını yeri geldiğinde  :)

Ama yok yok.. pantalon sevdalısıyım  iyiyim böyle,  değişemem !


 hatıra kutumdaki  bu binbir anılarla Vapurdan inip, kendi kendime ,o yıllara gülümsüyor ve  yine taksiyle Nişantaşı City'S e arkadaşımla buluşmak için  10.30 da varıyorum..
Hem 3 ay sonra hasret giderip,kahvemizi  içecek, hem çokça dertleşecek !  kahve sonrası da, sezon  alışverişlerimizi yapacağız.
Yeşil- gri- bordo favorim bu sezon ! siz bu yazıyı okurken Onlar benim gardrobumda sıralarını bekliyorlar !
Küçük, çok katlı  bir alışveriş merkezi burası, ama işlevsel. sinemaları, mağazaları kafeleri her şeyi var seviyorum  ben .
 Sigara gibi  zalim bir arkadaşınız varsa ki o, açık hava sever, çok sevdiğim bir yer olan bu kafede molanızı verebilirsiniz..
 Çok geniş olmasa da terasında deniz manzarası bile var.
Ama biz arkadaşımla sigara kullanmadığımızdan içeriyi tercih ediyoruz..

Eğer ki hala görmediyseniz, hemen , ama hemen bir plan yapın derim .. sabah olsun ki, sakin olsun.

ben her gittiğimde çocuk olup, o  kütüphanenin en tepesine çıkmak, tüm aksesuarları tek tek evirip çevirerek bakmak  , bu rengarenk cümbüşün içinde kaybolmak düşüncesini  seçiyorum..
hava güzelse denize karşı oturup dumanı üzerinde bir kahveyle ayılmak tam bana göre !
2 yıldır nişantaşı'ndaki beğendiğim 4. favori mekanım oldu burası .

Hava serinlemişse,  kış kapıdaysa  bu demektir ki,   beni de burada bulabilirsiniz..  :)


Ve tam zamanında çok kıymetli çocukluk- okul arkadaşım da kapıdan içeri giriyor ve hakikaten koşa koşa bana geliyor  :))
sarılıyor boynuma, özlemiş - özleşmişiz iyice..

Ben çayımı evimde gönlümce  içtim, o sebeple  kahvemi söylüyorum,
 O'' taa... Kemerburgaz'dan geldiğinden  içememiş, çayını söylüyor...
Yanına da kocaaamaaan bir tabak,  vişneli  crumble  :=)))))
ısrar ediyor, ben sadece vişnesinden hatrı için tadıyorum... ben daha iyisini yaparım '' diyor :)
Ve sözü ona bırakıyorum........

-----------------------------------------------
Velhasıl havalar soğuyor artık, kapalı mekanlar -sizi de-bizi de bekler.
 ee.. bayramda yakın, belki biraz alışveriş de  güzel gider  !

Eğer yolunuz düşerse ki mutlaka düşer artık ! :) yine benim kulaklarımı çınlatın emi ?

Crumble' de gözü kalanlar !  aklınızda mı  kaldı ? :=)))))
peki peki , güzel yorumlar yazarsanız  !!!!!  :)  söz , tarifi yakında yetişir   belki :)

hepinize çoook sevgiler...

Read more...

YILDIZ PARKI/ MALTA KÖŞKÜ

>> 5 Ekim 2012 Cuma


Camdan içeriye nazlı nazlı süzülen sonbahar esintisi ,az sonra yüzüme ulaşıyor, gözlerimi açıyorum , ilk gördüğüm şey duvarlara yansımış , enfes bir kızıllık .. anlıyorum ki  güneş doğuyor...
serin ..havalanmış temiz bir oda gibisi yoktur..uzun uzun nefesler alıp, kalkıyor , doğruca fotoğraf makineme doğru uzanıyorum ..
kocaman camlarımızın kanatlarını geriye açıp ,yüzümü güneşe veriyorum... doyamıyorum  rengine... bir kaç kare çekiyorum sizin için...
Belli ki gün , Yıldız Parkında çok güzel olacak !diyorum içimden...


Sabah kahvaltımızı  masal kahramanım hazırlıyor ,kahvaltı bitiyor,  masal ailesini işe uğurluyorum. Geceden hazırladığım ,  toprak tonlarında giysilerimi çıkartıp , diğer hazırlıklarımı bitirip, kuaförüme doğru yol alıyorum..
saçlarım bir güzel kesiliyor !! tam bir karış !! ama yine uzun yine uzun :)
sonra her zamanki gibi fönleniyor ve doğruca  iskeleye yol alıyorum...
yol arkadaşım değişir mi değişmez yine '' Betül'le buluşacağız..


Yıldız parkı- Malta köşkü bugünkü güzergahımız...
Mis gibi bir vapur yolculuğunun ardından ,yürüye yürüye Çırağan yoluna geliyoruz,
 Ülke gündemi ne tat ne tuz bıraktı artık bizlerde.. Tezkere de meclisten geçti - imzalandı  kanmız çekildi.
Çok neşeli değiliz ikimizde..
HEPİMİZDE !!


O sebeple bu yürüyüş ilaç giibi geldi bize..Ne varsa tabiatta var, yeterki sağlığınız ,huzurunuz olsun ,birde gören gözleriniz olsun  !! Alır götürür içinizdeki hüzünleri...



Adım adım, konuşa düşüne,  çok uzun bir yürüyüşü sonlandırmak üzereyiz... deniz seviyesinden yaklaşık köprü seviyesine  kadar çıktık...yeşilliği, ağaçları, kaç yüzyıllara şahit koruyu anlatmaya kelimeler yetmez..
asırlık ağaçların aldığı şekiller, çimenlerin güzelliği, tane tane altın  yaprakların düşüşü, kulaklarınızın doyamayacağı kadar kuş sesleri, hele hele o  rengarenk,   tepenizde uçuşan cennet papağanlarını seyretmeye doyum olmuyor ,


aklınızı başınızdan alan !! sincapların tatlılığı, oyunculukları, ağaçlarla yaptıkları dans görülmeye değer doğrusu.. kameraya alıyoruz bu şirincikleri uzun uzun, o kadar iyi geliyor ki bu seyir, 1 saate yakın sadece onlara zaman ayırıyoruz...
 bakın !  ağaçta 2 tane, yerde sağda da bir tane var..
Gözleri -yüzleri- kuyrukları pek şirin  :))  her adım başı, her ağaçta varlar... binlerce yani...
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!



gülmeyen yüzümüz artık gerginliğini atmış, içimizde başka bir hafiflik Köşke -saraya giriyoruz...
İçimiz hafif,  hafif olmasına da, aslında açlıktan o  !! :)

Ama son bir enerjiyle sarayı geziyoruz önce...Üst kattan başlıyoruz önce...
Bu  kareye Betül'üde alıp anılarııza yerleştiriyoruz...
--------
 ahhhh diyorum derin derin..
Ahhhh....rahmetler olsun sana ' ÇELİK GÜLERSOY '' sen bambaşka bir adamdın !
Asker evladı, bir İstanbul aşığı, bu Ülkenin tanıtımındaki yegane adam, eski Turing Başkanı, hukukçu, turizmci, cağnım şehrim üzerine yazdığın enfes kitapların, yurtdışından aldığın nişanlar , ülkemizin verdiği şeref plaketin, üniversitelerimizden aldığın doktoralar sana azmı  az.. Işıklar içinde uyu...nurlar içinde yat.. İstanbul'un tüm koruları, müzeleri, kasr ve sarayları sana minnettar..
20 kitabını okudum daha da sırada niceleri var...

(Ah.. bide Şu Şehrin KIYMETİNİ  BİLSELER AHHH :((
Ben biliyorum rahat uyu ! )


Bu karışık duygular üzerimde,  üst katı gezmek kısa sürdü  , özel toplantılar için hazırlanmış olduğundan büyük bir salon görüyorsunuz sadece, ön cepheye yaklaşınca, asırlık ağaçlar müsaade ediyor da , boğazı kısmen görüyoruz, alabildiğine yeşillikler içinde çok, ama çok güzel..

Tam aşağıya  inecekken, 'dur inme, orda kal'' diyor Betül , güzel bir kare yakalamış , beni de o kareye hapsediyor, tamamdır ' diyor ...
gülümsüyor ve kırmızı halı ! kaplanmış merdivenlerden ağır ağır, tüm endamımla  iniyorum  :)  ....


Buraya ilk kez geldiğim yılı anımsıyorum, 1983 yılının,   bir kış günüydü,
masal kahramanım, kardeşi ve annesiyle gelmiştik.. Hiç unutamam, çok çok soğuk bir gündü, turla gelmiş, yıldız porselenden alışveriş yapmış, o güzelim Kış bahçesinde resimler çekmiştik..
Muhteşem çini sobaları, yemyeşil ,geniş ferforjeden sandalyeler, mermer masalar vardı ...
tam 30 yıl öncesiydi .

Bugün gördüğünüz gibi , ahşap olmuş sandalyeler- masalar :(
eskiden-  orjinalden geriye eser kalmamış :(((( 
o zaman da  içim almıyor benim  .


Aşağıya iniyoruz..havuzlu fıskiye şahaser gerçekten.. 4 kuğunun ağzından sular çıkardı eskiden, şimdi tıss...!

iyisimi elimizi yüzümüzü yıkayalım da, açık havaya atalım kendimizi...
ve de artık yemek yiyelim.


Ben oturduğum an, çöküp kalıyorum resmen, bilmiyor ki, bir gün önce evde ne düzenlemeler yapıp, hiç oturmadan nasıl yorulmuştum !
Betül gülüyor halime , yorgun - ama mutlu :)))) diyor !
zoraki gülümsemeye çalışıyor '' ve de çokk aççççç   :)) açken tehlikeli !  :=))) diye ekliyorum .


Eee.. madem saraydayız hakkını vermem lazım :)
az sonra seçimlerimizi yapıyor , ardından Osmanlı usulü yemeklerimiz geliyordu..
Benim biricik tutkum ,yemeklerin şahı- hünkar beğendi !
 şaşırtıcı derece de güzeldi - kıvamı, lezzeti 10
üzerinden 8 alıyor benden  ( beğendinin tuzu fazla, bu sebeple, acımıyor,2 not birden  kırıyorum ! :)
Betül tatlısız olamaz, ben biraz ısrar ediyorum ' hakkını burada kullanma, tavsiye etmem ' diyorum  ama o yinede istiyor....
az sonrada ,gözlerini benden kaçıra kaçıra, geri gönderiyor !!!!!!!!!!!!

TATLILAR çok BAŞARISIZ BURADA.
Sadece dondurmalı irmik, oda bazen..şansa ....


Artık kendime geliyoruım, kan şekerim yükseliyor, temiz-ılık hava merhem gibi yüzümde geziniyor... öyle güzel bir bant Cd çalıyor ki, tamamı keman esintilerinden oluşan 70'lerden melodiler ,kulaklarımızda dans ediyor.. Tam ruhsal terapi.....Az şekerli kahvem eşilik ediyor bana,
Çook keyifliyim o anlarda.
--------
Yol boyu yapraklar toplarım ben , Betül yıllardır biliyor nedenini artık :) tabii sizde öğrendiniz.
Yaz gelir çiçeklerle imzamı  atarım   çay- kahve fincanlarıma :))
Kış gelincede sarı gazeller imza olur o  fincanlara...
MADE IN  nUnU-
 nUnU MArKa yani :=)

Bu sefer kocaman bir kalp yapıyorum yapraklarla, ama esen rüzgar oyun bozan çıkıyor  :)))



Kahve faslı muhteşemdi.. İnanın, 1 saat kımıldamadan oturuyorum.. Müzik harkulade, hava desen son ılık demlerde, kuş sesleride harika bir vokal oluşturuyordu bu huzurlu saatlere...

Haydi bakalım kalkalım... yolumuz Yıldız porselene..
güzel el sanatlarımızla gözler şenlensin hatta şenlik başladı bile..


En sevdiklerimi sizlerle paylaşmak için seçimler yapıyorum.. sarıları çok severim bilirsiniz..
burayı ayrı seviyor kalbime mühürlüyorum..  :)


el yapımı güllerden oluşan bu lambaya da  ne demeli şimdi ?  :)
Banu alkan, yada Bülent Ersoy görsemi acep ?? :=))
Ama Betül de çok beğendi ..!!!!!!!!!!!!!!
''  çok kokoşşş bu '' diyorum, kahkalarla gülüyor  :)))))
senin pastalarına benziyor, yap bundan diyor !!!!!!!!!!   :)  ( İyi fikir ) 

'' aman bişeye de kulp takmaya gör ''  diye diye veda ediyoruz Yıldız Parkına...


Ne güzel oldu bulutlar dağıldı bir kaç saat boyunca gönlümden, süpürdü gitti gördüklerim ,içim de temizlendi,  tozdan taşdan...
------------------------------------

 
canım şimdi deniz çekiyor, masmavi gökyüzünün altında , masmavi denizin eteğinde oturup ,çayımı  içmek istiyorum !!!
Başımı kaldırıyorum '' bu  sokakta hayat var yazıyor'' tabelada , pekiii deyip geçiyoruz altından....



Varıyoruz güzelim Ortaköy'e..
 hala camii inşaatı devam ediyor senesi geldi bitemedi :(
neyse,  biz şimdi eleştiri derdinde değiliz, taze çay nerde içeriz onu düşünüyorum ? benim O ANKİ derdim bu,
Kurallarım hep aynı : şehir suyu olmayacak, klorsuz ,berrak ve en taze çay olacak  !!!
mümkünse bergamotlu lütfen !!!!  ( ama lütfen :)

 Ee..nUnU !  sende git evinde iç dediğinizi de duyar gibiyim !!! :)
 İşittiimm işittiiiimm  :=)


Ne münasebet efendim ! :) BUraDA içicez !

Allah sesimi duyuyor,
inanırmısınız bir kafeye girip resmen kalite kontrol yapacaktım ki, kızcağız demesin mi '' çayı yeni demledik !!! sadece 10 dakika beklerseniz  hazır olur  !!!
Beklemezmiyiz hiççç ? kapısında yatarım hatta  (!)
YOK BÖYLE  BİR ŞANS !!  :=)))

Az sonra tazecik- demli - illaki, limonlu çaylarımız geliyor ...
 çantamda en sevdiğim renklerden yapraklar çıkıp,  fonu oluşturup ,sizin için poz veriyorlar...

 vapurlar gelip geçerken, martılar inip, konarken, kuşlar yemlerini yerken, kaç tane içtim hiiç  bilemiyorum..



Sabah gün doğduğunda usulca,sevgiyle , güneşe hoşgeldin demiştim..
Gün boyu yazdan kalma havaya rağmen, düşen yapraklar arasında yürürken,
eylülün  sarılığında kaybolmaya niyetliydim...
mükemmel bir renk cümbüşünde, sıcaklara veda ederek sonbahara da sevgilerimi iletmiştim..
içimize estirdiği ferahlığa minnettar kalarak, ''bir daha böyle güneş görürmüyüz'' dediğimiz günleri hatırlatıp bizi utandırdığı için  de pek mahçup hissetmiştik ...,
anlarda gizlenmiş olsa da,  ne güzel şeydir , huzur içinde yaşamak !
-----------------------------


 BU SONBAHAR YAPRAKLARINI SEVGİYLE BESLEMEYE SÖZ VERİYORUM...

 vE  bu şehri ,boğaziçi kıyılarında, yudum yudum içmeyi ise ÇOK seviyorum.....
***********************************************************************

Demokrasimiz yara almışsa da :(
Baris ve sevgi içerisinde yaşayacağımız güzel bir Dünya olsun.. OLACAK Da !


Read more...

MASALA SESLENENLER....

Yükleniyor...

ESKİ MASALLAR (arşiv)

  © Free Blogger Templates Autumn Leaves by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP