DÖRT GÜNLÜK BİR MASAL (AYVALIK- CUNDA .4 )
>> 27 Ocak 2011 Perşembe
Hani güzel bir şey yapalım demiştik, bu güzelliğede kurban bayramında Cunda adını vermiştik, üstelik vermeklede kalmamış tam bir masal aleminde 4 gün boyunca kucaklaşmıştık. Çünkü Cunda'da görebileceğiniz tabiat, pek öyle her yere nasip olan cinsinden hiç değildi, bu güzel adayı oksijen deposuna boğan milli parkın tam köşesinde kalan harkulade bir körfezde ve bu körfezinde tam kenarına kurulan muhteşem bir tesis ,size verilebilecek en eşşiz hediyenin tam karşılığıydı..
Nasıl bir kış ayıydı bilemem, sanki daha bahar ayı başlamış, başımızda da kavak yelleri esmiştirmişti .Sabah tertemiz bir havayla uyanıp, kuş sesleri arasında, sükunetin ve gizlilik mabetinin derinliklerinde kendinizi iç sesinize terk ediyorsunuz...Günün her anında bu huzurla el ele dolaşıp duruyorsunuz.
Derdinizmi var atın denize, üzüntünüzmü var, atın egeye, canınızmı sıkılıyor, yok imkansız, burası hiç yeri değil , ne yapacağınızımı bilemediniz, yok yok bu da asla söz konusu değil, yani burası tam negatifi yok eden ,çekim alanlarıyla dolu bir yer !!!
Gün boyu ister, Ayvalık, ister Şeytan sofrası, İster Cunda, isterseniz tesisiniz olsun yapacağınız ve hatta yapamayacağınız kadar çok şey kalıyor kursağınızda yada ruhunuzda..... Biz O Akşam da masal kahramanımla beraber güneşi batırıp, saatler boyu bu kusursuz renk cümbüşünü seyre dalıp, baş başa, omuz omuza doyumsuz anları gözlerimize kaydetip,
tesise döndüğümüzde ise bir süre daha buradan gün batımına şahitlik edip, nasıl bir yerde olduğumuzu gecenin rengiyle de anlamış oluyoruz, elimizde tesis sahibi Orhan beyin yapmış olduğu organik şaraplar, yanan çıtır çıtır şöminenin ateşi arasında , unutulmaz nostaljik 70 ler şarkılar eşliğinde ,bu seferde gözlerimizi
mehtapın ışığında ,simsiyah tüllerle çevrili ayışığına bırakıveriyoruz... Dalgalar gecenin içinde, kıyılara usulca çarparken, kulaklarımızdan dilimizin ucuna yerleşen, O çok sevdiğimiz Joe Dassin ve ''Et si tu n'existais pas'' (ya sen olmasaydın ?) adlı şarkısıda bize ve geceye eşlik etmekteydi...insanın dili tutuluyor,içindeki tüm hücreler tek tek yenileniyor, herşeyden an be an arınıyor gibi oluyorduk bu gecenin karşısında !!! yıldızlar üzerinizde ışıltılı bir yorgan, ay ışığı ise başucu lambanız misali an be an çoğalıyor gibiydi....
bu unutulmaz gecenin ardından nede olsa bayram sabahında olduğumuzu hatırlamak zor olmuyor, bir önceki gece gökyüzündeki yıldızlar, ertesi gün için ipuçlarını veriyordu bize, yani bol güneşli bir gün, gece var olan bol yıldızlardan bellidir hep !!!! Aynen de öyle oluyor, nasıl bir güneş var anlatamam, resimler bile çok parlıyor, matlaşıyor bu yüzden !
Sabah Üst kattaki kocaman odamızın oturma odası bölümüne geçiyorum, mutfak kısmından bir bitki çayı hazırlayıp terasa çıkıyorum, tertemiz bir hava var, adeta ciğerlerime yudum yudum akıyor, ardına kadar perdeleri açınca gördüğüm manzarayı da hemen sizlerle paylaşıyorum, duru bir deniz, yemyeşil çam ormanı, çimenler, ısıtan güneş, sıccacık bir gün, susmak bilmeyen kuş sesleri ....TAM BAYRAM İŞTE... :)
Hemen alıyorum telefonumu, öncelikle Can Dostlarımı arıyorum, Delfinam'a (İşitme kaybı) mesaj atıyor bayramlaşıyoruz, cevap anında geliyor gülüşüyoruz :) Sonra Sırasıyla Tijen'imi (mutfakta zen )ve Mehtap'ı (mevsimlerden roma) arıyorum !!! Kendimiz olamasa da , Seslerimiz dünyanın bir ucundan, diğer bir ucuna sarılıyor, sarılıyor, kısacıkda olsa şen halimizle çok mutlu oluyoruz, bayram adeta bayram yeri oluyor , kısacık anlarıyla, bizi tüm sevinciyle sararak,
Tam o sırada alt katımızda bir kapı açılıp usulca kapanıyor !!!
Bayram süresince tesisde ailesiyle kalan Hülya Avşar kahvaltıya gitmek için restauranta doğru adımlarını atıyor, Elimde telefon ,diğer ucunda olan Tijen'ciğime diyorum ki, : '' bak kim var yanımda ? ....... diye anlatıyorum :)))) Tijenim Takılıyor, koş öp yanaklarından '' deyiveriyor :))))))) gülüşüyoruz,
içimden '' a.. ben gidip masal kahramanımı öpsem daha iyi olur,hemde artık uyanmış olur deyip, tekrar bayramlaşıp vedalaşıyoruz.....
Güle oynaya bu dediğimi yapıyorum da :))) ama bayrammm dimi ama ! :)
masal kahtamanım kalkıyor, güne başlanıp , şahane kahvaltılar yapılıyor, sabah sporu için körfez ve milli park tercih ediliyor, sonrasın da masal kahramanına bir güzel pozlar verilip,
tam 3 saatlik milli park yürüyüşüne çıkılıyor, dimdik yokuşlar, envayi çeşit kuş ve ağaçlar arasından geçiliyor,,arada kaplumbağalar görülüp, yolda karşılaştığımız tatilcilerle uzun şirin sohbetler yapılıyor,
sonra tekrar otele dönüp, bir yorgunluk kahvesi içiliyor başbaşa...
mis gibi kahve tadı, yine güzelim 70'lerden kalma bir şarkı kulaklarda, Ege'ye daldırıyoruz gözlerimizi, yıkaya yıkaya..... Otel sahibimiz Orhan bey eski operacılardan, müzik kulağı öylesine mükemmel ki, hayran oluyoruz gece -gündüz !
Günün kalan kısmı tesisde gazete-kitap-dergi okuyarak şömine başında geçiyor, Otel sahibi Orhan Bey ve Eşi Bergama'ya gitmişler onlarla biraz sohbet ediyoruz, sonrada akşam yemeği için hazırlanıp rezervasyon yaptırıyoruz,
Otel şefi menüde müthiş başarılı !, çok beğeniyoruz ! Tazecik deniz balıkları, mezeleri, her gece masamızda oluyor, sunum, seçimler dört dörtlük gerçekten, hatta , tam Rum mutfağı denecek kıvamdaydı !
yeme içme şansı her yerde tesadüfi bir şeydir, şans işi yani, ama biz o kadar şanslıyız ki, her sabah otel sahibi Orhan Beyin çiftliğinden gelen dalından kopmuş, mini domatesler, taze sıkılmış zeytinyağlar, bebek rokalar, mini renkli biberler, çıtır salatalıklar, bağın üzüm ve zeytinleri, tazecik süt ve günlük yumurtalar, sıkılan nar suları, el yapımı reçeller, simit ve poğaçalarla, yaptığımız kahvaltıları unutmak mümkün olamaz. Burada geçen hiç bir anı unutmak aslında mümkün olamaz.... Dilerim sizlerde beğenmiş, ajandalarınıza notunuzu almışsınızdır. Ve Adadaki Milli Parkdaki ! tek oteldir demek, ayrıca sizlere ipucu da olacaktır.
Üzerinden neredeyse 2 ay geçmiş, BU gezinin devamını getiremeyeli masal günlüğümde...
Oysa en can alan yerleri sona saklamıştım, Saklamıştım çünkü kış güneşinde ,yaz sıcağı kadar keyifli olsun istemiştim..
Olsun amacımız Yinede ''paylaşmak'' beraberce güzel anları anımsamak..
Bugün Kurban bayramını geçirdiğimiz, daha önce postlarını yayınladığım Ayvalık-Cunda (Alibey adası) nda konakladığımız , dilimin otel demeye varmadığı, tabiiat harikası olan güzel Ortunç Koyundaki bu muazzam yerimizi sizlerle paylaşıyorum.İLK KEZ bir yer paylaştığımı söylemeden de geçemeyeceğim !!!! (tesis Cunda Milli Parkın içindeki tek mavi bayraklı- TEK OTEL dir ! Bu İpucu yeterli ( otel isimleri vermiyorum ! bu tesisde 0-12 yaş çocuk kabul edilmiyor !!! sükuneti bozmamak adına ! )
Dilerim yaz aylarında yine seslenmek, yine zamanı burada unutmak çok keyif verici olur..
SEVGİLER.....
Enerjimi toparladığımda Cunda resimlerini de paylaşacağım !
İYİ HAFTASONLARI,
TÜM ÖĞRENCİLERE VE AİLELEREDE İYİ SÖMESTR TATİLLERİ DİLİYORUM.