29 Mayıs 2013 Çarşamba

ÇUKURCUMA' NIN BÜYÜLÜ YOKUŞLARI




Çukurcuma.. Büyülü semtlerden biridir !

Atla  her neredeysen Gel güzeller güzeli Tophane'ye .. Sağ yanınız da Tophane-i Amirane ( eskiden  topların döküldüğü- dökümhane ) olsun (MSGSÜ )


Dümdüz yokuş yukarı yürüyün..


Türvak'ın önünden geçin, güzelim eski binaları seyreyleyin..

 
Biraz ilerde,sağınızda kalan  Çukurcuma sokağına girin.. tarihi hamama göz atın !
sağdaki bordo bina Masumiyet Müzesi ! Mutlaka GÖRÜN !!!
 ( diğer postta O'nu da göreceğiz )


Masumiyet müzesini geçin, yokuşu ağır ağır tırmanın,



Bu güzel yokuş sizi  Mimar Sinan eseri, tarihi Muhyiddin Molla Fenari Camisine çıkaracak.. (Çukurcuma camii )
İçeri girip, en azından başınızı uzatıp gezin ! Dua edin !

 
adım başı gördükleriniz şifa olacak :)) onları sevin !


modernize edilmişlere şaşırıp !


sağlı sollu, antikacıları dolaşın ! eski günlerine veda etmiş, 


nice sahiplerini özlemle arkalarında bırakmış ,

 
 
yeni ev sahiplerini bekleyen tonlarca yorgun obejelere şefkatle bakın ! 


kimi sizi alacak ,kim bilir hangi yıllara götürecek !



 
kimi yüreğinizi yerinden çıkarıp, aa.. ben de bu makine karşısında fi tarihinde poz vermiştim diyecek !!


Kiminiz,  benim gibi camda asılı duran, rengi solsa da O pembe panteri görüp gözleri dolacak ...




Kimimiz bu kuyruğa binip, nice geçmiş güzel anılara sarılacak,


Kiminiz bu müzayedelerde ne çekişmelere tanık olacak !


bazen de bu kadar bir kenara atılmışlığın, bu kadar sessizliğe gömülen bu dilsiz anılara, bakakalacak !


hangimizin evinde yoktu ki :)))
Çocuktum ve bazıları Valide sultanımın, düğme kutusu, benim ise  resim -kartpostal kutum du !


Kimisi ise ,hasreti bir nebze de olsa azaltıp ,kavuştuğumuz taa..uzaklardaki seslerdi..



kimi umutlarla girilen kapılardı,


kimi  1882 yılından bu yana harikulade dik duruşunu gösteriyordu !


kimi beni unuttunuz ama, ben sizin bugün bastıkça  ibrelerinizin  fırladığı arabalarınızın atasıyım diyordu...




kimi baktıkça sizi dalga dalga geçmişin o toz kaplamış derinliklerine çekiyordu,

 
kimi hep denizde mi yüzeceğiz allah aşkına , biraz da, karada dinlenmek lazım diyordu :)))
 
 
ahh ahh kimileri de, ayaklarıma kara sular indi, bir sabah kahvesi lütfen  diye gülümsüyordu :))
 
Ne bilsin dönüşte eline batacak bir teneke ucu yüzünden,tetanoz iğneleri olup,  akşamına 3 dikiş atılacağını...
(dikişler haftaya alınacak ! )
 
 
 
Ama, her şeyi unutturan , evde içilen ÇAY CANDI :))
 
 
 
vE ...nUnU DeRkİ : 
 
Öyle değersiz, ucuz, geçiştirilecek bir sevgi Değildir İstanbul ..

Al eline bir simit, yanına çay, otur boğaz kenarında olsun bitsin işi değildir..
 Dokunacaksın semtlerine, hissedeceksin burnunda o güzelim kokusunu...
Kaybolacaksın, yollarında, yokuşlarında .
Öğreneceksin O'nu, nakış gibi işlenecek iliklerine,  müebbet hapsedeceksin sevgisini kaçamayacak başka şehirlere,
Sonra sımsıkı sarılacaksın taşına ,toprağına.. O anlatacak sen dinleyeksin.. Sen konuşacak O dinleyecek ardından..
Takip edeceksin kokularını, sabahları simit, ekmek, peynir, çay , üzerine kahvesi,
Akşamları iyot kokusunda, rakı- balık-mezesi , hepsi harmanlanacak , masana dolacak..
Martıları ,gemileri yüzdüreceksin maviliklerinde, tepelerine çıkıp konacak, kuşları kıskandıraksın..
Ucuz değil benim İstanbul'um hafife almayacaksın !!! adaletin terazine sığınıp hakkını vereceksin .
BİN ŞÜKÜR DİYECEKSİN BURADA YAŞADIĞINA  !

Bir Dut Masalı- nUnU

26 Mayıs 2013 Pazar

HALİÇ KAFE / SÜLEYMANİYE



NİSAN-2013

''GÜNAYDINN GÜNAYDINNN'' diyorum bu şahane nisan sabahına..
 
Masamda seyri doyumsuz laleler, penceremin önünde rengarenk sıklamenler ,yavaş yavaş tomurcuklanan sardunyalar, elimde yarenim , demli-limonlu çayım, hem bu nisanın ilk günlerini kucaklıyor, diğer yandan da tweettleri okuyordum..
Sonra Face B. sayfama geçip oradan bütün dostlara  sesleniyorum, utanmasam camı ardına kadar açıp kurda-kuşa, konu komşuya da sesleneceğim  ! ama saat daha 07.00  !!
 
Günler öncesi yapmışım bugün ki planımı.. Haftalardır-aylardır  tarihi yarımadam da ayak basmadık  yer bırakmamış olan ben ,bugün adeta bayram çocuğu gibiyim.. Hava delice güzel ! Tek bulut, tek kımıltı yok ! Mimozaların -hanımellerinin kokusunu duyuyorum sabah serinliğinde, camın önünde derin derin içime çekip, içeri geçiyorum.. Papağan Rocky de pek neşeli gülümsetiyor beni :))
 Akşamdan hazırladığım giysilerimi askılarından alıp , hızla giyinip  ve aynadaki kadına gülümsüyorum , Yine tatlı !! :))
Nubuk ,bej rengi botlarımı ayağıma geçirip , caddeye kuaförüme doğru yürüyorum..
Bugünün rengi ekrular :)) krem tonları.. Bu berrak havada bende duru olmak istiyorum çünkü :)
----
 
Nefis ötesi bir vapur yolculuğu yapıyorum.. yeni vapurun seyir terasına kurulyorum, saydım tam 70 poz çekmişim Boğaziçi ve martılara dair !!!! Hele yukarıdaki bu kareden ödül bekliyorum ! :))
Ama çkıp kimse bana vermiyor ödülümü :) Üstüne üstlük martılar simit ödüllerini de benden alıyor !
Ama verdikleri pozlara minnettarım tabii :))
Güzellerim benim ...
 


Vallahi ne yalan vapurdan inesim yok, ama naparsınız, görev aşkı..

Yine Beyazıt'tan İstanbul Üniversitesinin duvarlarını yol boyu takip edip, benim sevdiceğim Süleymaniye'me varıyorum.. Kahvaltımı bile etmedim , sabahı erkenden yaşayıp  kaçırmamak için !


Süleymaniye camiini geçip, Mimar Sinan türbesinin önünden geçip aşağı kıvrılan daracık yolu takip ediyorum.. Enfes enfes evler var.. Eski İstanbul evleri değil, Eski Osmanlı evleri.. Hele Vefa'dakileri anlatmakla bitiremem Oraya gideceğiz üzülmeyin ! :))

Derken burun buruna geliyoruz 5 katlı Haliç Kafeyle..
 Aile işletmesi burası Üst kat ailenin evi ! Alt katı işletmeye açmış karı-koca .


Çok şanslıyım kimse yok !  ama, şansımı kendim yarattım biliyorum. Çünkü sabahın ilk saatlerini burada yaşamayı ,Haliç'i solumayı aklıma koymuştum !


Çok seviyorum burayı..

Kapıda beni işletme sahibi Kasım Bey karşılıyor.. Eşi Nesrin Hanım da iştirak ediyor.. Kısa, güler yüzlü bir sohbet yaşıyoruz.. Herkes kadar merakla ,işletmenin mazisini soruyorum :

Bir gün kendilerine yeni bir yaşam kurmak için,  İstanbul'u seyretmek amacıyla  Galata''ya çıkarlar.. Nerede olsun ,nasıl olsun deyip bakınırken, Nesrin Hn. '' İşte orası orası '' diyerek 3. tepeyi işaret etmiş !!  Doğruca  yola düşüp, labirent gibi sokakları geze dolaşa bu 9 numaralı evi bulmuşlar !
 O yıllarda boşmuş bu 5 katlı bina ...yaklaşık 10 yıl önce böyle hoş bir tesadüfle , yeni hayatlarını burada kurmuşlar..


Dinlemek o kadar hoş ki, hep benim masalım olacak değil ya :) Onlarında şahaneymiş hikayeleri :)

 Aynı üniversiteden mezunlar,, Nesrin Hn Karagümrük doğumlu, dedesi Üsküp göçmeni ve çook eski lokantacı ! Nesrin Hn genlerinden almış kepçe tava lezzetini :)
Eşi Kasım Bey Hasköy' lü.. 35 yıllık evliler...1890 yapımı, tipik bir Süleymaniye evi olan bu beş katlı binanın en üst katına evlerini taşımışlar. İlk iki katı ise Cafe Haliç adını verdikleri bir restorana dönüştürmüşler.

Nesrin Hn kadar, Kasım Beyde iyi bir aşçı :))

Ama ben çoookk açtım.. Dinlerken hatıralara da doymuştum lakin, şimdi bünyeyi de doyurmak lazımdı..

Sabah tutkum olan menemenimi söylüyorum.. Peynirli-tuzsuz ve bol biberli.. Çayda nasıl taze !!!
Bardak bardak..limon eşliğinde , keyifle denizde yüzdürüyorum gözlerimi...



Yarabbim.. Yüzüme yapışmış mutluluk..gözlerimden nasılda okunuyor gördüğüm her şey .
Şu eşsiz İstanbul, Haliç, Galata tam gözlerimin hizasında !!!


Ne bakarak doyuluyor, ne gezilerek, ne dokunarak bitiyor, her köşeden başka bir sevda karşılıyor sizi bu şehirde..



Solunuzda Haliç, karşınızda Galata, Şişhane ve Perşembe pazarı, diğer tarafta Beylerbeyi'm ! Haydarpaşa,Çamlıca ve Üsküdar ve Sarayburnu-Topkapı'yı görüyorsunuz.
 
 
Solunuzda ise Haliç akıyor - Eyüp ve Piyer Loti sizi bekliyor adeta.
 
 
Sessizlik bu panoramada en keskin yerini alıyor.. Tam istediğim gibi ! Ortam anlatılmaz, yaşanır ..
 
 Arada martılar ve vapurlar olmasa zaman durmuş gibi adeta ...Artık sabah kahvemi içmeliydim...
Az sonra Nesrin Hn. Kahveleri getiriyor, yanında kendi yaptığı çilek likörü.
Yarabbim kalbimi mi okudu bu Kadın ! Nicedir el yapımı bir çilek likörüne aş ermiyor muydum ben ? !
Harkulade sardunyalar, mis kokulu güller, en sevdiğim orkidelerle yığma ,bezeliydi cam önü..
Bedenen oradayım farkındayım,ama  başka bir hissiyat da beni çevreliyordu..
Kahvemdeki yudumlar, çilek likörüyle sarılıp beni bulutlara taşıyorlardı.. Oradan yeryüzüne bakıp, şehrin bu 3. tepesinden, Hazerfen Çelebi misali uçmakta olan benden başkası olamazdı...
Tüm Süleymaniye İstanbul artık kanatlarımın altında değilmiy di ? !!
 
Rüyalar aleminden beni, gülüşme sesleri, yüksek sesli sevinç çığlıkları uyandırıp kendime getirmeye zorluyordu ! Acaba tüm bunları yüksek sesle söyledim bana mı gülüyorlar dı '' diye düşünmedim değil  ! :))
 
Hemen ,ama hemen bu sihir bozulmadan , öğlen yemeğine gelmeye başlayan  yeni konuklara yerimi devredip çıkmalıydım mekandan... Ki ruhuma taşınan O ebedi saatlerin sihri uçmasındı...
 
 
 Kapıdan çıkıp bu şahane Osmanlı evlerinin aralarından geçip,  ayrancı yokuşuna veda ediyordum..
 
Saat Öğleni geçerken dimdik yokuştan yukarı doğru çıkıp, botanik bahçesini geçip, bakırcılar çarşısına doğru yolu tutmuştum bile... Upuzun bir yürüyüş sonrası ,yine tramvayla meydana inip,vapur- martı sefası benim yüzümü yeniden gülümsetmeye yetmişti bile...
 
Isınan hava ile baharı iyiden iyiye  karşılamaya artık hazırdık ..
 

Dönüş boyunca martılar  vapurumuza refakat ettiler.. unutulmaz bir günün akşam üzeri saatlerindeyim..
Nisan başı ve doyumsuz dakikalar yaşıyorum denizin üzerinde..

Artık masal günümü bitirip, masal evimde ki  çay saatime yetişebilirim.. Onlar artık bir ritüel oldu :)

Tüm yollar ,sıra sıra renk renk lalelerle bezeli.. Gözlerim festival misali.. Nisanın en güzel zamanlarıydı ...O   en sevdiğim aydır, papatyalar-mimozalar-laleler- eren gülleri  her tarafı çoktan bezediler bile..

Gelsin mayıs gülleri :)
 
 

ve bir insanın en güzel anıdır, KENDİ EVİNDE

ÇAY SAATİİİİİ   :)))))

HEPİNİZE SEVGİLER...İSTANBUL'UMU SAHİPSİZ BIRAKMAYIN EFENDİM..


25 Mayıs 2013 Cumartesi

GOJİBERRY'Lİ LİMONLU KEK








Ama böyle sitem sitem nereye kadar allahaşkına..  :)))
Mutfak kapalı diyorum I-ıh. :))
Hiç merakım kalmadı diyorum  I-Ih :))
Uzun süren diş tedavilerimden yeme şeklim değişti diyorum I-Ihh :))
Aldığım kiloları verdim ! Bana mutfak-Misafir demeyin diyorum I-Ihh :))

E..peki siz kazandınız..
Kıyıda köşede  fotoları hiç beğenmesem de bir kek var hatrınıza .
O gelsin bari.. Yapmadı olmayayım .. :))

AMA BENİMDE SİTEMLERİM VAR HABERİNİZ OLA : AŞAĞIDA SIRALADIM !!



Gelelim Kekimize

Gojiberry benim kışın aldığım 3 kiloyu vermemdeki, tatlı şeker isteğimi dengeleyen bir çeşit oldu !
0 karbonhidrat ve bol protein-sebze dengesiyle ,6 haftada 3 değil -4 kg gitti bile.. Sporu eklemeden olmaz ! 1 saat yürüyüş- yarım saat egzersiz de ekledim bitti gitti... Çözdüm bu işi kendimce 2 yıldır :))
Tiroidimin de olduğunu hatırlatırım.
Gojiberry artık çantamda, arabamda,evde  can dostum uzun zamandır.. Üzüm kurdu da deniyor.

100 gr kurutulmuş goji berry içeriği:
  • Kalsiyum: 112 mg
  • Potasyum: 1,132 mg
  • Demir: 9 mg
  • Çinko: 2 mg
  • Selenyum: 50 mikrogram
  • Magnezyum: 109 mg
  • B1 Vitamini (Thiamin): 0,15 mg - 27 mg
  • B2 Vitamini (Riboflavin): 1,3 mg
  • B3 Vitamini (Niacin, Nikotin asidi): 4,5 mg - 88 mg
  • B5 Vitamini (Panthothen asit): 1,3 mg
  • C Vitamini (Askorbik asit): 29 mg - 148 mg
  • Provitamin A (Beta-karoten): 7,4 mg - 12,6 mg
  • Zeaksatin: 25 mg - 200 mg
  • Polisakkarin şeker: 31 gr. (yüzde 31 oranında)
 Goji Berry, dünyadaki besin değeri en yüksek olan meyvelerden biri. Çok kuvvetli bir antioksidan olan bu meyve Çin’de tıp alanında 2000 yıldır kullanılıyor.
Goji küçük yumuşak meyveleri olan çalı formunda bir bitkidir. Çinliler yüzlerce yıl gojiden yaptığı ilacı, böbrek ve karaciğer tedavisinde kullandılar. Goji, Çin tıbbında kolesterolü ve kan basıncını düşürmek için kullanılır ve kanı temizler.
 
 GOJİBERRY LİMON VE PORTAKALLI  KEK (Tam Buğday Unlu)
 
3 yumurta
1 sb şeker
1 sb süt
1/2 sb zeytinyağ
2  - 2.5 sb Un (kıvama göre ekleyin)
ya da 2 sb tam buğday unu
1 limonun rendelenmiş kabuğu ve suyu
1 yk. portakal kabuğu rendesi
1 pk kab.tozu
1 pk vanilya
1 çb gojiberry ( tüm kuruyemiş-aktarlarda var)
 
Yapılışı
 
Yumurtanın Beyaz ve sarılarını ayrı çırpalım
Şeker-süt karıştırıp- yağ ekliyelim
Un--vanilya ve limonları ekleyelim
en son kab. tozunu da koyup çıpalım ve ısınmış 170* fırında pişirelim.
 
Neye dikkat edelim:
 
Gojiberry üzüm gibi dayanıklı değildir ! Asla hamurun üzerine serpmeyin. İyice hamur içine hapsolsunlar.. Yanınca  benim gibi hata yaptığınızı anlarsınız :)
Ben sonradan tek tek çekip attım. yerlerine tazelerini ekledim !!
 
İpek gibimi desem, sünger gibi mi desem bilemedim .. Güzeldi kısaca.
Çikolatada çok yakışıyor nasıl isterseniz..
 
AFİYET OLSUN.

****************************************************************************

Anlaşılıyor ki, öyle tarih marih, miraslarımız -kültürel detaylar  çoğunuzu ! pek sarmıyor !
5- 10 kişiden başka ses alamıyorum.
Aylardır Bloğa dönüp, Yazmak istemeyişimin en büyük sebebi BUYDU aslında  !!

Ben de sadece karşılıklı yorumlaşıyorum !!
Yakında korkarım masala da tamamen yazmayacağım !! İçimden ciddi olarak gelmiyor !

ÜZÜLÜYORUM ASLINDA  SİZE !
Bu ülkenin bizim- vatanımızın ise herşeyin üstünde olduğunu hissettirmek istiyorum size ! Yapılan yanlışlar-eksikleri not düşüp ısrarla birlik olalım diye mesaj veriyorum !! Dikilin karşılarına hak arayın diyorum !

Bana illa yemek-masa-sofra-sunum diye ısrar etmeyin. Eksiklerimiz DAHA KIYMETLİ. Bu ülke hep eksiklerden dolayı, hatalarından dolayı başa dönmektedir !!
Görüyorum  rastlıyorum, abuk bir yarışma programı tonlarca yorum yazma sebebiniz oluyor !
Ya da magazindeki bir gereksiz insan nasılda sizi eğliyor ! Hayret ediyorum buna.
Yılın rengi, trendy vs..  birinci sırada !
Ama vatan-millet-sorunlarımız alt sıralarda bile değil..

Blogger olarak da ,bildiğiniz üzere ,emin olun gezerken resim çekmek kolay değil !! Zamandan konfordan keyfinizden yanınızdakilerden feraget etmektir !
Bilmem anlatabiliyor muyum ? ))
-
-
-
 
 

LALE KAFE / SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ




MART-2013

Güzeller güzeli Muhteşem Süleymaniye'ye geldiğinizde camiinin önünden yürüyüp, güzelim laleleri seyrede seyrede hafif uğultulu , şen kahkahaların yükseldiği seslere doğru çekiliyorsunuz !


Her yer kendini bana o kadar büyülü hissettiriyor ki , daha kaç kere gelsem doyamam diyorsunuz !
Başınızı kaldırdığınızda önünüzde Lale Kafe- Lale bahçesi yazan tabelayı görüp şu kapıdan içeri giriyorsunuz..


500 yıl öncesinden kalmış, dimdik duruşuyla suskun ama sırlarla dolu duvarlar sizi karşılıyor !


Tuhaf bir derinlik var içerde, biraz kasvetle karışık, büyük ve  gizli bir mabet havasını kokluyorum !


henüz sabah saatlerindeyiz, her yer gencecik hayal dolu, ümitlerle dolu Üniversiteli gençlerle dolu..


hava öyle güzel ki, mart başı değil de, mayıs ortası kadar berrak -ılık ve güneşli..



Biraz dinleniyorum, etrafımdaki insan profillerini izliyorum.. Turistlerin sayısı şu saatte bile azımsanmayacak kadar çok !


Limonlu çayımı söylüyorum.. Fena değil taze, ama yine de şehir suyu kokusunu aldığımdan ilk yudum sonrası ,hatıra pozumu verip bırakıyorum !!!





Bu güzel tarih kokulu bahçe, Büyük Mimar Sinan'ın Yapımını 7 sürdürdüğü Süleymaniye Külliyesinin bir parçasıdır..
Hemen Darülziyafe nin kapı komşusu küçük bir mekan.
Ortasında havuzu, serin bahçesi, duvarlarından size kulaklarınıza fısıldayan sırları üfler gibi adeta..
Her anı Üniversite öğrencilerinin şen enerji dolu sesleriyle dolu..
Turistlerin dinlenme sığınağı adeta !
Nargile tutkularının uğrak köşesi.. Üniversite öğrencilerinin der çalışma alanı,
Çay ve kahve müptelalarının baş adresi..


Bende O gün sabah çayımı minik bir mola ile aralıyor, yine tüm olumsuz gözlemlerimle kaşlarım çatık, ama yine de enerjimi toplamış halde, Muhteşem Süleymaniye Camiine doğru yol alıyorum..

Görüşmek üzere...
Sevgiler..



--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Olumsuz yanları ise böyle bir mekanda arabesk müzik neyin nesidir ! ? Aklım almadı !

Yeni başlayan sezonda bu pislik, bu düzensizlik, yakışık almış mıydı ? ! Bu ne denetimsizlik !

Onca turistin dudak bükmesi çok normal değil mi ?  Hep kötü not almak zorunda mıyız !

Lale bahçesi adını alıyor, ama tek bir lale soğanı bile yok bahçede ! ?  Ne çelişkidir !