1960''LARIN NEFESİNDE, SALACAK RÜZGARLARI

Hepimiz az çok, iyi kötü biliriz 1960 'ların büyüsünü, tarzını, yansımalarını, filmlerini, unutulmaz müziklerini, olaylarını  vs  .... Bende kardeşimde, arkadaşlarımda 60 'ların kuşağıyız nede olsa biliriz ! Elvis P. nin tüm dünyayı kasıp kavurduğu rock roll kasırgaları, Marılyn'in albenisi dişiliği ile dudakların uçukladığı yıllar ne de olsa...

Belki de bu cafeyi en çok  sevmemin nedeni de çalınan müziklerle taa geçmişe uzanmayı sevdiğimdendir ... Elvis P, Frank Sinatralar, Adamolar, Dalidalar, Nilüferler, Hümeyralar, Ajdalar, Ayten Alpmanlar, Cem Karacalar, Yelizler, The Beatlesler, Engelbert Humperdinckler, saymakla bitmez ki..

Beni buraya çekende en çok Cafenin anbiansı, güzelim Salacak manzarası ve itiraf ediyorum  gelen  kahvelerin Sunumları !!!!   :=))

(mekanın  ismi yemek servislerinde yazıyor )

Bu kısacık özeti , iştahla anlattığım mayısın ilk haftalarında, hep beraber öğlen yemeğe gitmeye karar veriyoruz çocukluk arkadaşlarımla... Onları alarak Salacak sahilinde henüz çok yeni açılmış olan Cafeye geliyoruz... Hava kapalı-açık arası biraz yağmurumsu O gün . 

Öğlen yemeğimizi çalan nostaljik müzikler eşliğinde, kah eşlik ederek, kah sadece dinleyerek, zaman zaman da sohbetle rengarenk  geçiriyoruz...

Okadar çok anlatmıştım ki kahvelerin sunumunu, kızlar dört gözle gelecek olan servisi bekliyordu.

vEEEE   VALAAA   :=))

BAYILIYORLAR !!!!!

lOKUM DOLU ŞEKERLİK, BUZ GİBİ SULAR, KÖPÜK KÖPÜK KAHVELER VE TÜRK EL SANATININ EN GÜZELİNDEN FİNCANLAR MEST EDİYOR BİZİ !

yEMEK SONRASI beraberce cafeyi geziyoruz...

Duvarda bir pano üzerinde özenle toplanmış eski  33'lükler  ve 45'lik  nostaljik plaklar, fonda yükselen 60 'lı- 70 li yerli  - yabancı şarkılar ve

 Her yanımız Elvis Presley, her yanımız Marılyn Monroe

Consept gerçekten ince düzenlenmiş, erkekler Elvis sandalyelerinde, Bayanlar Marılyn  seçeneğinde .. Güzel paylaşım....  :)

Bir mimarla çalıştıklarını öğreniyoruz,

Duvar kağıtlarına kadar çok hoş her köşe !

Resimler çekiyoruz, bilmem kaçıncı kere....

Hava biraz kapalı olunca güneşsizlik kendini gösteriyor kısa süre de ...

Enerjimiz hafif düşük, yemekler hafif olsa da, bir rehavet var üzerimizde.

Hava ılık- serin  ,çay içmeye karar veriyoruz dağılsın havamız diye.

Ama az sonra klasik  slow şarkılar hızlanıyor, tüm cafe misafirleri adeta yerimizde oturamaz hale geliyoruz...

Şarkılar şarkılar şarkılar...  O kadar güzeller ki.... Doyamıyoruz.

Gözlerimiz  sık sık denize, masmavi gökyüzüne  asılı kalıyor , sağımızda kalan Galata kulesi,  ortada ise  kız kulesi   tüm zerafetiyle  salınıyor..

Arka Fonda tüm camiiler, Topkapı Sarayı, endamı bile  yeten , nazlı nazlı süzülen şehir hatları vapurları, onlara eşlik eden martılar da , bu güzel tabloyu enerjileriyle beziyorlardı  an be an.

NASIL SEVİYORUM !

NE ÇOK SEVİYORUM BEN BU ŞEHRİ BÖYLE..

...........

Çok seviyor arkadaşlarım mekanı,  bana defalarca teşekkür ediyorlar kendilerine yeni bir adres kazandırdığım için.... mahçup oluyorum .

Pembe Orjinal arabayla poz poz resim çekiyorlar,

İspanya'dan getirilmiş  bu yarım antika araba, diğer yarısı dünyanın başka ucunda başka bir cafede sergileniyormuş ! orayı da biz merak ediyoruz ?

Sonrası ise ,

Şaka gibi,  gerçekten şaka gibi, Üsküdar- Salacak'tayız... Vale'nin  arabamı getirmesini bekliyoruz..

Vee yağmur yağıyor  !!  :=))

Fotoğraf makinemizi çalışan  elemana emanet edip, Açıyorum İngiliz menşeeli kocaman şemsiyemi , giriveriyoruz hepimiz  altına , başlıyoruz bağıra çağıra  o meşhuur şarkıyı kahkalar eşliğinde şakımaya.

''Üsküdar'a gideriken aldı da bir yağmuuurrrrr ''   :=))))))

Ogün çok ama çok güzel bir  nostaljik sonla geçiiip ... bitiyor .

DİLERİM  TÜM KARELERİ SEVMİŞSİNİZDİR.....