VER ELİNİ SULTANAHMET, AL ELİMİ İSTANBUL

Sultanahmet Camii

Ayasofya Camii

Topkapı Sarayı girişi

Alman Çeşmesi

hASEKİ hÜRREM SULTAN çeşmesi ve Hamamı

                                         III . Ahmet Sebili -Çeşmesi

Saray Burnu

Bir günü güzel yapan nedir ?

Bir günü anlamlı kılan , o yaşadığınız anı ömürlük donduran, o günü her fırsatta size anımsatan nedir diye hiç düşünürmüsünüz ?
Hatta çok keyifli bir gündü, harika bir gün geçirdik, bugünü hiç unutmayacağım, bugün bana çok iyi geldi vb.... cümleleri ne çok kurmuşluğumuz vardır...

Ben bu cümleleri, dün ( 3 mayıs) fazlasıyla beraber kurdum, yaşadım, yaşattım !
Biraz mola dedim yaşadıklarımıza, yine perdelerimi sonuna kadar açıp, başımı dışarılara çıkarttım....
Sabah çok erken  başladım güne,  kendime sarılar seçtim  en sevdiğimden, birde bu yılın trend rengi olanından, çantası, fuları, ayakkabısı, bluzu ile sapsarı bezendim.....
sonra kuaför aldı sırayı , ardından çok hafif bir sabah makyajı ile yetindim, oda yolda taxi içinde yapıldı desem !! :=)))
saat  08.45, trafik çok yoğun, biz şöförle telaşlıyız , o sırada bir kaç telefonda alıyorum arkadaşlarım iskelede olduklarını söylüyorlar ! hedef  09.15 vapuruna yetişmek... Bütün telaşım bu çünkü ;
TÜM GÜN SULTANAHMET'te olacağız çocukluk arkadaşlarımla...
ve nihayet yetiştip  , iskeleye varıyorum.
İskelede kucaklaşıyoruz 4 kız :=) herkes çok hoş, güle oynaya  yerimize oturuyoruz,
birazdan vapurda sıkı bir kilo muhabbeti ve kritikler başlıyor :=)))  Gönül '' adımsayar taşıyorum üzerimde, haftalardır spor , diyet yapıyorum, ama hala  tık yok  kilomda '' diyor  gülüşüyoruz, Perihan ve Belgin hep 36-38 beden olduklarından Onları atlıyoruz  :=) kızlar, 4 kg fazlam olsada (!) beni çok iyi gördüklerini söylüyorlar :) yolculuk sonunda, 
'' bu sarılar sana ne çok yakışmış '' diyor hemen resimlerimi çekiyorlar galataya, sultanahmet'e doğru kare kare...
Sık Sık GÜLÜMSÜYORUZ OBJEKTİFLERE ...

iSTANBUL'um bugün kimseleri oturtmaz evinde o denli güzel.. yaprak kımıldamazken, tatlı bir serinlik yayılıyor boğaz esintisinden.... Tarihi yarımada, Vapurlar, martılar, galatam, Karaköy şahaser bir bütünlük içinde....
Turistler, insanlar, koşuşturanlar, satıcılar tam bir Eminönü klasiği yaşatıyorlar...
Burnumda iyot,  gözlerimde İstanbul , seyrede seyrede ilerliyoruz.

Tranvayla kısa sürede Sultanahmet'e varıp, aylardır süren, yol- yapım mezbelesinden
:( kendimizi kurtaramadan ,Topkapı sarayına giriyoruz...
Saat 10.30 ! ilk kez görmüş gibi , büyülenmiş bir halde saatlerce geziyoruz, 
ve nihayet  dışarı çıkıyoruz, biraz sarayburnunda oksijen çekiyoruz içimize, 3 saattir dolanmaktan artık  açlık sinyalleri de başlıyor ve sarayın içindeki restauranta giriyoruz..
Sonra Harem ve hazine dairesi için kaldığımız yerden devam ediyoruz ve hüzün  ve  gurur dolu , bu eşsiz geçmişi sonlandırıyoruz.

  Saat 5 gibi herkes ciddi bir yorgunlukla sarsılırken , onları yakınımızdaki Yeşil Ev'e davet edip, çay saati diyorum  !
Çok sevdiğim senede en az 1-2  kez geldiğim bir butik otel burası..
Hayranı olduğum cam serası, beni büyüleyen duvar süslemeleri, mevsim çiçekleri, laleler, menekşeler ve mor salkımlar, meyve ağaçları ile bezeli şahane bahçesi ile mükemmel lezzetteki çaylarımızı gözlere seyir, ruhlara dinginlikle yudumlayıp yorgunluk attığımız bu saatler,yinede bizi istemeye istemeye de olsa yeniden dönüş için rotayı vapur iskelesine çevirttiyordu......

Bu kadar deniz yolculuğu, Böylesine bir Yaşanası şehir, manzara, dünyanın gözbebeği Sultanahmet, ayasofya, Topkapı sarayı, saray burnu, at meydanı, Alman çeşmesi, dikilitaş, yeşil ev, muhteşem galata kulesi ve çevresi ile geçen bir güne sizce ne ad verilirdi ???

Ben dua edip ''ÇOK ŞÜKÜR YARABBİM , GÖRÜYORUM, HİSSEDİYORUM, YAŞIYABİLİYORUM '' demekle yetindim !!!!!

iSTANBUL'u  HİÇ yanlız bırakmayın.. ÇOK SEVGİLERİMLE.....

tOPKAPI sARAYI İLE geri geleceğim....