2010 -KURBAN BAYRAMI /AYVALIK

Güzel bir şeyler yapmalı diyorum masal kahramanıma, hemde öyle güzel birşey olsun ki, bize son ayların tüm ağırlığını unuttursun. Kısa bir süre düşünüyor ve adını AYVALIK koyuyoruz bu güzelliğin . Bayramın 1. günü tüm sevdiklerime sarılmak için, harika bir bayram günü geçirip, 2 gün çok erken yola koyuluyoruz.... Vardığımızda ise, 4 günlüğüne Ayvalıklı oluyoruz.
Yağmur ilk gün yağsada rahatsız olmuyoruz, ama bu günde çekilen resimler, kendini hep rahatsız hissediyor :( / arabayı otoparka bırakıyoruz, meğerse bu otapark ! internette uzun süre konuşulan ! duvarında bizi dakikalarca güldüren yazısıyla pek bildik bir yermiş !!
:)))))))))))))))))))))))))))) hakikaten kullandığımız cümleler bunlar !

yürüye yürüye Atatürk bulvarından, bir baştan bir başa ilerliyoruz,
tablo gibi sahilde resimler çekiyoruz,

saatler geçiyor ve öğlende ayvalık tostu bize gülümsüyor, muhteşem gevreklerin kokusu ise ,tüm sahil boyu sizi bırakmaz oluyor,
yağmur dindi, sahiller kalabalığa vurdu kendini,
çarşı dönüşü yorgunluk dizlerde hissedilince, bir mola diyor şöyle denize ve yeşile karşı
belediye kahvesinde oturuveriyoruz, kalabalığı anlatacak kelime bulamıyorum ve yanıbaşımızda yerli halka sohbet edip, eski anıları dinliyerek ,tazecik dibekde dövülmüş kahvelerimizi lor tatlısı eşliğinde ! yudumluyoruz. Beni merak ettiniz sanırım , tabii diyetteyim . Ama Sevgili Mehtap gitmeden ''haftada tek bir gün seçiyorsun, istediğin şeyleri sadece tadmak amaçlı yiyorsun demişti. Tostun yarısı, tatlının yarısı ve kahvaltıda simitin yarısı olarak günü tamamlıyorum :))) Çünkü 7 km yürümek vardı tüm gün boyunca !!!
Atatürk meydanı sahilde, saatler boyu ara sokaklar ve caddelerde yürüyoruz, yağmur sık sık bizi ziyeret ediyor ne yazık ki...
burası en bildik çarşısı Ayvalık'ın. Çünkü bakın ilerde pazar kurulmuş bile, lakin köy pazarı bayramda kurulmaz'' dedikleri için fazla ilerlemek gelmiyor içimizden,
aniden yine yağmur başlıyor, çarşıdan cici cici şemsiyeler bulup alıyorum :)
doğruca Güler'in sakızlı kurabiyelerini almak için koşturuyoruz.
Arka sokakta birde ne göreyim !!!! Karadut dükkanı :) hemen karadut reçelleri alıyoruz eşe dosta.
saatli camii etrafı çok güzel, ama sağanak yağan yağmur fazlasına müsade etmiyor :(
içeri girip saatli camiiyi dolaşıyoruz,
çok çok eski rum sokakları ve evleri geçmişin sesiyle sizinle konuşur gibiler ,
akşam çöküyor, balık saatimiz geldi diye gülümsüyoruz masal kahramanımla,
belediye binasının sonunda , panoramasını sevdiğimiz bir balık lokantası, şehir kulübünde buluyoruz kendimizi, yorgunluğumuzu akşam güneşinin binbir kızıllıklara bürünmesini seyrederek atıyor, keyifle çekiyorum arda arda resimleri ,ta batıncaya dek...
sonra siparişlerimizi veriyoruz, önce sıcacık ot mücveri geliyor sarımsaklı yoğurt eşliğinde, bayılıyoruz,
mis gibi barbunlar bize eşlik ediyor, mest oluyoruz ! masal kahramanım lekarda sever, o da peşi sıra geliyor

ardından benim talep ettiğim, Güzel Egenin otları, zaho, radika, hardalotu, kuzu etli arapsaçı !! ve şahane bulduğum kırmızı mantar geliyor !!! aman aman benden mutlusu yok :) saatler boyu sohbet ediyoruz, yediklerimizden, gördüklerimizden, göreceklerimizden, biraz bizden, geçen giden kara bulutlardan dem vurup iç sağalımı yapıyoruz , gözümün ucuyla denizi seyreden masal kahramanıma bakıyorum, ne çok keyifli, ne çok huzurlu, ben ise kendimi, adeta egeye ait hissettiğimden olsa tamda yerimde buluyorum kıvamımı , yoo yoo alkolden falan değil :) almıyorum nicedir (malum diyet !) benimki sadece İÇ HUZURU !
Ve güneşi batırırken, Allahın bir lıutfu olan güzel Ayvalık'tan artık otele doğru gitme zamanı geliveriyor ....

ardından isterseniz ?

Kaldığımız yer ve ŞEYTAN SOFRASINDA BULUŞALIM MI ?